BabasıMustafa Meraki Efendi, Felatun Bey’e bir dairede iş ayarlamıştır ancak Felatun Bey yanlış anladığı Batılı yaşam tarzından işine zaman ayıramamıştır. Rakım Efendi ise kişilik olarak Felatun Bey’le taban tabana zıt biridir. Tophane kavaslarından biri olan babasını bir yaşındayken kaybeder.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere iki tane başkarakterimiz vardır: Felatun Bey ve Rakım Efendi. Kitabın ilk iki bölümünde kitabın bu iki karakteri ayrıntılı olarak tanıtılmaktadır. Rakım Efendi çalışkan, tutumlu, bilgili, insanlar tarafından saygı gören biridir. Felatun Bey ise yanlış batılılaşma akımına
22 Ağu 2008. #1. Felatun bey ile rakım efendi kitabının ana Fikri. Felatun Beyle Rakım Efendi Romanı Konusu : Felâtun Bey ile Râkım Efendi veya Felâtun Bey’le Râkım Efendi, Ahmet Mithat Efendi’nin 1875 yılında yazdığı romandır. Tanzimatı takiben ortaya çıkan ilk Türk romanlarının ana teması “yanlış
Felatun #Bey ve #Rakım #Efendi #Roman Özeti #Ahmet #Mithat'ın bu romanında Felatun Bey 'deki Bey Batıyı, Rakım Efendi ismindeki Efendi ise Doğuyu temsil ede
AltınPost Yayıncılık. Romanın kahramanlarından Felatun Bey ile Rakım Efendi aynı yaşlarda, aynı derecede eğitim görmüş yakın iki arkadaştır. Felatun Bey isminden dolayı kendini çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır. Hararetli bir kitap toplayıcısıdır.
Fast Money. Felatun Bey ile Rakım Efendi 1875 Ahmet Mithat Efendi Özet Mustafa Meraki Efendi'nin oğlu Felatun Bey, babası gibi giyime kuşama çok düşkün biridir. Varlıklı bir aailenin çocuğu olduğu için su gibi para harcar. Ona göre Batılılaşmak, lüks yaşamak, şık giyinmek ve eğlence yerlerinde gezip tozmaktır. Felatun Bey, yarım yamalak Fransızcasıyla yabancı aileler arasında dolaşmaktan zevk almakta, belli bir iş tutmamakta, zamanı mağazaları dolaşmakla, elbise provaları yaptırmakla, eş dost ziyaretleriyle geçirmektedir. Babası ölünce büyük bir mirasa konar; ancak varını yoğunu tanıştığı bir İtalyan kadın oyuncuya yedirir. Baba mirasını hepten tüketince, eski aile dostları yardımına koşar, ona istanbul dışında bir iş bulurlar. Felatun Bey, büyük bir utançla İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalır. Rakım Efendi, Felatun Bey'in tam karşıtı bir tiptir. Küçük yaşta anasız babasız kalmasına, çok yoksul olmasına rağmen dadısının yardımıyla kendini çok iyi yetiştirir. Çamaşırcılık yaparak kendisini büyüten dadısına minnettardır; kişilikli bir insan olur. Çok çalışarak Fransızca öğrenir, kendisine iyi bir iş bulur, yabancılara Türkçe dersleri verir. Evine cariye olarak aldığı Canan'ı eğitir, yetiştirir ve sonunda onu severek onunla evlenir. Mutlu bir evlilik yaşarlar. I. OLAY ÖRGÜSÜ Romanın kahramanlarından Felatun Bey ile Rakım Efendi aynı yaşlarda, aynı derecede eğitim görmüş yakın iki arkadaştır. Felatun Bey isminden dolayı kendini çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır. Hararetli bir kitap toplayıcısıdır. Yeni çıkan ilmi eserlerin hepsini üzerine adının ilk harflerini yazdırmak suretiyle ciltlettirip getirterek kitaplığına koyar. Fakat o, aldığı kitapları hiçbir zaman açıp okumaz. Kendileri büyük bir devlet dairesinde çalışmakla birlikte, buraya pek uğramayıp her geçen gün değer yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel Fransız kadınlarıyla çıkarlara dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu hazırlamakta olduğunun farkında değildir. Rakım Efendi ise tam tersi, ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan biridir. Onun ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım Efendi de gezip eğlenmeyi, çalgılı alemleri sevmektedir ama, ona göre her şeyin bir ölçüsü vardır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça ve Farsça’yı anadili gibi bilmektedir. Onun bu özelliği, Asmalımescit semtinde oturan İngiliz ailenin dikkatini çeker ve evin kızlarının babası Bay Ziklas, Rakım Efendi'den, kızlarına ders vermesini ister. İngiliz kızlarına ders vermeye başlayan Rakım Efendi, bu kızlardan birinin kendisine aşık olduğunun farkında değildir. Kendisi de ev işlerine yardım etmesi için alınan güzel hizmetçisi Canan'a âşık olmuştur. Çaresiz fakat, temiz aşklar ile karşı karşıya kalan Rakım Efendi ile menfaatler üzerine kurulu ilişkiler içinde yaşayan Felatun Bey'in maceralarını okurken, bir dönemin yaşantı biçimini oluşturan değer yargılarının panoramasıyla karşılaşacaksınız. Bu romanda ortaya koyduğu temel karşıtlık Felatun Bey’le Rakım Efendi'nin temsil ettikleri tembellikle israf ile çalışkanlık ve tutumluluk arasındadır. batılılaşmayı yanlış anlayan Felatun Bey'in karşısına doğru anlayan Rakım Efendi'yi koyarak ideal sayabileceğimiz bir Osmanlı efendisi çizer. Romanda Felatun'dan daha çok üzerinde durulan Rakım para işlerinde dikkatli,çalışarak kazanan,fakirken durumunu düzeltebilen başarılı bir biraz da kendisi olduğu iki adamı karşılaştırmak amacı romanın konusunu da ile Rakım'ı benzer olaylar ve durumlar içerisine yerleştirerek aralarındaki farkı belirler. II. TEMALAR Ferdi Tema Eserde en çok dikkat çeken ferdi temaların başında aşk konusu ile Canan arasında yaşanan saf ve temiz aşk, bu duygunun kural ve sınıf tanımadığını ortaya koyması bakımından ki biri kültürlü öbürü ise para karşılığı satın alınan cahil birisidir, ancak bunun yanında Canan zamanla Rakım tarafından- bir nevi yazarın isteğiyle diyebiliriz- kendisine layık bir duruma getirilince bu fark ortadan yandan İngiliz kızlarının özellikle Can’ın Rakım’a karşı beslediği karşılıksız aşk duygusu da dikkate değer bir olaydır. Eserde şehvet duygusuna da yer kendinden yaşça küçük olmasına rağmen Rakım’a karşı hissettiği cinsel duygularla karışık insani sevginin romanda önemli bir yeri vardır. Kıskançlık duygusuna da az da olsa aşk duygusu dahilinde yer daha çok paylaşmaya karşı duruş şeklindeki bir duyguyu da gerek Canan’da gerek İngiliz kızlarının her ikisinde de birbirlerine karşı kendini göstermektedir ki bu da yine Rakım’a karşıdır. Ayrıca acıma duygusu da güçlü bir şekilde Can’ın kendisine karşı beslediği tek taraflı aşk yüzünden düştüğü amansız hastalık nedeniyle her geçen gün daha da erimesini görünce ona çok bu hastalığın sebebinin kendisi olduğunu öğrenince, üzüntüsü ve acıma duygusu onda adeta ıstırap haline gelmiştir. Sosyal Tema Eserde sosyal tema ferdi temaya göre daha arka planda yazar ağırlıklı olarak tek bir sosyal temayı işlediği için eserin bütününden bu konuyu çıkarmak pek kolay konu ise “Batılılaşma” konusu ve batılılaşma karşısında bizim toplumumuzun ve kültürümüzün nasıl etkilendiği Rakım Efendi ve Felatun Bey, iki örnek tip ele alınarak batılılaşmayı nasıl anladığımız masaya konmaya ve çağdaşlaşma yolunda Avrupa’dan yalnız bilim ve teknik yönünden faydalanmamız gerektiği gerçeği okuyucuya verilmek dışında kalan yaşam biçimi, milli zevklerimiz, milli kültürümüz asırların birikimiyle zaten bizde en özgün biçimde mevcuttur düşüncesi dile getirilmiştir. Eserde bunun yanında o zamanların amansız hastalığı olan “Verem” konusu da hastalık o zaman için tedavisi olmayan ve kurtuluşu zor olan bir hastalık olduğu için halk arasında korku duyulan bir durumdur. III. KİŞİLER Bakımından Kişiler Derecedeki Kişiler Rakım Efendi İki zıt tipin karşılaştırılması şeklinde oluşturulan bu romanda en çok konu edilen kişi Rakım Efendi ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan biridir. Onun ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça ve Farsça’yı anadili gibi bilmektedir. Bu özellikleriyle Rakım Efendi kültürlü, bilgili, çağdaş ve batılılaşmayı doğru anlayan bir tip olarak göze çarpmaktadır. Aynı zamanda o,ahlaklı ve iyi huy olarak gördüğümüz tüm davranışları üzerinde toplamıştır ki bu yönüyle tam bir Osmanlı beyefendisi özelliği göstermektedir. Rakım Efendi saydığımız özellikleriyle adeta okuyucunun zihninde bir melek olduğu düşüncesini uyandırmıştır. Ancak yazar bu durumda romana müdahale ederek Rakım Efendi’nin sonuçta bir insan olduğu gerçeğini okuyucuya göstermektedir. Bunu da roman içerisinde gerek Josefino ile girdiği gizli, ancak pek de fena sayılmayacak ilişkiden gerek ev içinde Canan ile girdiği ilişkiden gerekse de çok nadir de olsa Felatun Bey hakkında zihninden geçirdiği haklı ve olumsuz düşüncelerden yararlanarak okuyucuya göstermektedir. Felatun Bey Romandaki zıt kişiliklerden olumsuz tarafı temsil eden Felatun Bey isminden dolayı kendini çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır. Kendileri her geçen gün değer yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel Fransız kadınlarıyla çıkarlara dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu hazırlamakta olduğunun farkında değildir. Yazar bu tip sayesinde okuyucuya yapmaması gereken davranışları açık bir şekilde söylemekte ve okuyucunun Rakım Efendi ile bu tip arasında bir seçim yapmasını istemektedir, ancak Felatun Bey’in çirkin taraflarını göstererek seçimi okuyucuya bırakmıştır. Ayrıca zamanın genel düşünce yapısı Felatun Bey üzerinde toplanarak taklitçiliğin etkisiyle kişinin yozlaşması okuyucuya çok çarpıcı bir şekilde verilmiştir. veya Karşı Gücü Temsil Eden Kişiler Romanda varlığını açık olarak hissettiğimiz düşman veya karşı gücü temsil eden bir tip bulunmamaktadır, ancak bu bahiste Rakım Efendi’nin tam zıttı davranışlar sergilemesi bakımından Felatun Bey’i zikredebiliriz. Edilen ve Korku duyulan Kişiler ya da Kavramlar Burada Canan’ın adını verebiliriz. Rakım Efendi Canan’ı satın aldığı ilk sıralarda bu kızın sağlıksız ve bakımsız durumda olması sebebiyle Canan’a herhangi bir ilgi duymamıştır, fakat Canan’daki zarifliği ve güzelliği daha ilk bakışında fark etmiştir. Dadı Kalfa’nın iyi bakıcılığı ve Rakım’ın da çok yakın olarak ilgilenmesi sonucunda adeta Canan’ın içindeki cevher ortaya çıkmıştır. İleride yönlendirici kişiler bahsinde sayacağımız Josefino’nun etkisi yardımıyla da Rakım bu çekiciliğe daha fazla karşı yanında Dadı Kalfa da Canan’ı etkilemekte ve ona Rakım’ı nasıl etkileyeceği konusunda taktikler Dadı Kalfa gerek Josefino mükemmel kişiliklere sahip olan bu iki çocuğun birbirine çok yakışacağını düşünmekte ve her ikisi de bu çocukları etkilemek ve birbirine kavuşturmak için başarılı olana kadar büyük çaba harcamışlardır. Kişiler Josefino Bu kişi roman içerisinde büyük bir etkiye sahip olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Bir arkadaş toplantısında Rakım’la tanışan Josefino Rakım’la daha yakın bir ilişki kurmak için özel bir çaba harcamış, Canan’a ders vermeyi sadece Rakım’ın dostluğu karşısında kabul etmiş, kısa süre sonra Beyoğlu’ndaki kendi evinde Rakım’la bir muhabbet içerisine isteyerek girmiştir ve böylece kendi egosunu tatmin etmiştir. Belki bu tatminlikten dolayıdır ki yaşça küçük olmasına rağmen çok beğendiği Rakım’ı en az Rakım kadar sevdiği Canan’a daha layık gördüğünü yolla Canan’la Rakım’ın mutluluğuna büyük katkıda bulunmuştur. Dadı KalfaFedayiYönlendirici özelliği Canan üzerinde ağır basan Fedayi eve ilk geldiği sıralarda toy ve eğitimsiz olan Canan’ın yetişip serpilmesinde büyük etki yapmış, Rakım’ın gözü önünde Canan’ın yeniden doğmasını sağlamıştır. Bunu yaparken de bu iki çocuğu birbirine çok yakıştırdığı için kızın içine Rakım’a karşı aşk tohumunu kendisi serpmiştir. Bu kişinin evde yapılması gereken bazı işlerin ve halledilmesi gereken eksiklerin tamamlanması için Rakım’ı uyarması bakımından da bir yönlendirici tarafı bulunmaktadır. Doktor Z Doktor İngiliz kızın Rakım’a karşı duyduğu derin aşk sebebiyle ince hastalığa düştüğü sırada romana girmiştir. Yaptığı ilginç muayene sonunda teşhisi koymuş ve kızın dermanının da Rakım Efendi’de bulunduğunu belirtmiştir. Burada Mister Ziklas’ı kızla Rakım’ın evlenmesi gerektiğine inandırması bakımından yönlendirici bir kimliğe sahiptir. Kişiler Can Bu romanda alıcı kişi olarak en başta Can’ı sayabiliriz. Rakım bu İngiliz kızlara ders vermeye başladıktan ilk zamanlardan beri her ikisini de büyük ölçüde etkilemiştir, ancak bunun farkında değildir. Gerek düzgün bir fizik ve yüz yapısına gerek iyi huy ve ahlaka sahip olması bakımından kızlara kendisini ki, Can aradan geçen yaklaşık bir sene sonra devasız bir derde tutulmuş,günden güne erimeye ki Rakım’ın bu durumdan haberi ancak bu anda anlaşılmaz bir şekilde Can yakalandığı bu amansız hastalıktan kurtuluyor ve tekrar hayata olayda Can’ın rolüne bakacak olursak Can kendi kendini böyle bir derde düşürüyor ve sonunda da akıl almaz zararlar görüyor. Margrit İngiliz kızlardan Margrit kardeşi Can kadar etkilenmese de roman içinde Rakım’dan o da etkilenmiş ve hayatından eskisi kadar zevk almamaya başlamıştır. Zira Margrit de babası tarafından bu olaylarda daha fazla zarar görmemesi için İstanbul’dan başka bir yere gönderilmiştir. Kısaca Margrit için de Rakım’la yakınlaşması sonucu onun da olumsuz yönde etkilenen kişilerden olduğunu söyleyebiliriz. Polini Bu kişilik romanda para ve zevk düşkünü olan ve varlıklı erkekleri sömüren bir özellikte verilmiştir. Bu kadın alafranga kültürünün tipik bir örneği olarak görünmekle beraber hafiften de meşrep biridir. Roman içerisinde Felatun’a kumar gibi kötü bir alışkanlık karşısında destek olmakta onu teşvik alemlerinde,kumar masalarında Felatun’un serveti tükenince Polini Felatun’u terk etmiş,ancak Rakım’ın tüm uyarılarına rağmen Felatun bu olaydan sonra durumu özellikleriyle Polini çıkarcı ve şeytan kadın olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişiler Mister ve Misters Ziklas Bu iki kişilik sadece Rakım Efendi’nin iyi özelliklerini dile getirme, okuyucuya sunma, aynı zamanda Felatun Bey’in çirkinliklerini de hatırlatarak bu iki kişilik arasındaki farkın hatırda kalmasını sağlamak amacıyla romanda yer almaktadır. Aslında iyi ile çirkin olanın karşılaştırılmasının yapıldığı romanda gerçekte yazarın düşünceleri olan iyi huy ve erdemlerin savunulması çoğunlukla bu iki kişinin ağzından verilmek kişilerin romandaki rolleri bundan ibarettir ve yardımcı kişi olarak gözümüze çarpmaktadırlar. Dekoratif unsur Durumundaki Kişiler ve Kavramlar Mihriban Hanım Roman içerisinde pek bir görevi olmamakla beraber Felatun Bey’in kardeşi olarak ara sıra hatırlanmaktadır. Mihriban Hanım alafranga hayatı seçmiş olan bir aileden gelmiş olmasına rağmen babasının ölümünden sonra Felatun Bey kendisiyle ilgilenmemiş, kendisi de orta halli biriyle evlenerek alaturka hayata mahkûm olmuştur. Bilgisiz ve narin yetiştirildiği için bu evlilikten sonra kocası tarafından bir eğitime tutulmuştur. Kişinin aslına dönmeye mecbur kalmasını göstermesi bakımından romanda önemli bir yere ve role sahiptir. B. Tipleri Bakımından Kişiler Toplumsal Tipler Kadın Tipleri Orta Halli ve Koruyucu Kadın Tipi Dadı KalfaFedayi Bu romanda Fedayi koruyucu kadın tipine en iyi örnek olarak görünmektedir. Rakım Bey’in babası öldükten sonra Rakım’ın annesiyle beraber bu çocuğa annelik yapmış, annesi öldükten sonra da Rakım’a adeta can yoldaşı olmuştur. Kendi çocuğu yerine koyduğu Rakım’ın mürüvvetini görmeyi tam bir anne edasıyla istemiştir. Rakım’ın Canan’ı satın almasından sonra da Canan’ı kızı yerine koymuş ve Rakım’a karşı sergilemiş olduğu koruyuculuk görevini Canan’a da almış olduğu isim de bu özelliğine uygunluk göstermektedir. Düşmüş Kadın Tipi Polini Bu tipe birebir uymamakla beraber Polini’yi, Felatun Bey’in serveti tükenince onu terk etmesi bakımından bu bahiste bir hayat kadını değildir ancak yiyici bir kadın olarak bu durumu ise Felatun hariç bütün Beyoğlu ahalisi tarafından bilinmektedir ve Rakım tarafından da uyarılmasına rağmen Felatun kendini bu gafletten kurtamaya bile tipin romandaki bir başka özelliği de erkeği avucunun içine almayı çok iyi beceren bir karaktere sahiptir. Genç Kız Tipleri DuyguluOnurlu Genç Kız Tipi Can Bu romanda Can kendi içinde yaşadığı fırtınaları dışa vurmayan veya vuramayan, hislerini içine atarak sonunda kendi çöküşünü hazırlayan, ancak ölüm döşeğinde duygularını dışa vurabilen bir tip olarak karşımıza bu iç fırtınalarına rağmen kalbinde başkası olduğuna inandığı Rakım’ı kendisi gibi feci bir sona mahkum etmemek için bir şekilde hayata tekrar döndükten sonra da neredeyse kendi sonuna sebep olacak olan aşkını kalbine gömmeyi başarmıştır. Margrit O da kardeşi gibi duygulu bir kişiliğe az Can kadar Rakım’dan etkilenmiş ve kardeşi hayattan kopmaya başladıktan sonra da onun gibi olmamak için duygularına esir olmadan onları bastırmayı İstanbul’dan ayrılırken o da sırrını Rakım’a açmıştır. Fırsatçı Tipi Rakım Efendi Rakım Efendi genç yaşta olmasına rağmen büyük bir olgunlukla kendi durumunu düzeltmek ve ailesi saydığı iki kişiyi daha rahat yaşatmak için eline geçen fırsatları değerlendirmeyi bilmesi bakımından fırsatçı bir kişiliğe sahiptir. Felatun Bey Bu kişi ise romanda fırsatçı özelliğini Rakım Efendi gibi iyiliği ve refahı için kullanmamış, tersine servetini ve şerefini azaltacak yerlerde fırsatçılığını günü birlik ilişkiler bulmakta onun üstüne yoktur. Ruhsal Tipler Felatun Bey Felatın Bey’in ruhsal yapısı romanda işlenmemekle beraber aslında kendi içinde bir çelişki yaşadığı açık olarak bağlı olduğu kültürel yapıyı göz ardı ederek aslında yabancı olduğu bir yaşama kendini dahil etmiş olması bakımından ruhsal ve düşünce yapısında bazı bozukluklar var diyebiliriz. Esir Tipler Canan Bu romanda dönemin sosyal yapısı hakkında da bilgi alabileceğimiz bu bahiste en iyi örnek olarak Canan’ın adını Efendi bu kızı satın aldıktan sonra onu sanki esir değil de evlatlık almış gibi davranmış, sonraları ise onunla evlenmeyi bile da bu kaderine karşı gelmemekte, efendisine ve dadına karşı görevini layıkıyla yerine getirmektedir. Bunun dışında gerek Ziklas ailesinin gerek Josefino’nun hizmetçileri de roman içerisinde yer yer ortaya da bu kavrama dahil oldukları için bu bahiste söylenebilirler. IV. ZAMAN Zaman Bu romanda zaman kavramı belirtilmemiş, olayların gerçekleştiği ve kişilerin bulunduğu zaman tam olarak verilmemiş, bu kavramın okuyucunun kendisi tarafından anlaşılması sağlanmaya çalışılmış. Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda olaylar XIX. yy.’ın sonları ve XX. yy.’ın başlarında geçtiği da Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yüz tuttuğu için aydınların devleti kurtarma çabasına düştüğü, türlü fikirlerin ortaya atıldığı yıllara denk dönemde Türk aydınlar Avrupa’ya gitmiş, orada gördükleri yenilikleri kendi vatanlarına getirmeye çabalar sonucunda birçok yenilik yapılmış, her alanda iyileştirmeye gidilmiştir. Ancak kültürümüzde görülen aşırı yozlaşma, dilimize giren aşırı fazla yabancı sözcük, batılılaşmayı ve gelişmeyi yanlış anlamayla gelen taklitçilik nedeniyle yenilik hareketleri amacını bulamamıştır. Romanda da gördüğümüz alafranga kültüre özenti ve kendi benliğine giderek uzaklaşma olgusuna bakacak olursak romanda sosyal zamanın 1870 ve 1880’li yıllar olduğu zamanda Rakım Efendi’nin Fransızca tercümeler yapmasına bakacak tahminimizin doğru olduğu Batıdan yapılan çeviriler ilk defa Tanzimat yıllarında yoğun ve sağlıklı olarak yapılmıştır. Zaman Ahmet Mithat Efendi’nin bu eserinde ferdi zaman sosyal zamana göre daha belirgin bir kişilerinin yaşadığı olaylar belli bir kronolojik sıraya konmuştur, ancak yazar yer yer geriye dönerek belli bir zamandır unutulan kişiler hakkında bilgi vermiş ve o anda ne halde olduklarını okuyucuya bildirmiştir. Yazar olayları anlatmaya geriden başlamış, ana kişilerin öz geçmişlerini ve hayatlarını okuyucuya iki bölüm Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin böylece aile hayatlarının ve geçmişlerinin anlatılmasıyla asıl bölümleri ise üçüncü bölümde başlar. Buna rağmen ikinci bölümde Rakım’ın eğitimine kendi çabasıyla dört yıl faydalı bir şekilde devam ettiği söylenmiştir. Üçüncü bölümde Rakım İngiliz kızlara derse gitmeye başlar, aynı zamanda da Canan’a ders vermeye ay sonra Canan Türkçe’yi öğrenmedeki başarısıyla İngiliz kızları Rakım’ın evine geleli üç ay olmuştu ki Canan’ın iyileştiği her geçen gün daha da belli olmakta,güzelleşip serpilmeye başlamıştır. İngiliz kızlara ders vermeye başlayalı altı ay olmuştu ki kızlar Türkçe’yi iyi öğrenmişler, okuyup yazmakla kalmamış ve düzgün cümleler kurmaya başlamışlar, dili yanlışız kullanmaya başlamışlardır. Eserde bir ara unutulmuş olan Feletun Bey aradan geçen üç ay içerisinde Polini’nin nasıl biri olduğunu anlamış, paraların suyu çektiğini görünce aklı başına boş yere yapılan masraflar ona ağır gelmeye bu arada Felatun’u terk etmiş ve Felatun bu olayları Rakım’a anlatmıştır. Rakım’ın Canan’ı satın almasının üzerinden bir seneden fazla süre geçmişti ki bu iki genç olayların sonunda evlendiler. Can’ın ise iyileşmeye başlayıp da ilk olarak ayağa kalkmasının ardından iki buçuk,üç ay kadar geçmişti ki Margrit İskenderiye’den ve Can’ın yavuklusu İzmir’den ve Margrit ile evlenmesi yine bu aralık kararlaştırılan bir yeğeni de Halep’ten gelip kasım üzeri bunların evliliği yapılmıştır ve düğünde Rakım bile oynamıştır. Bu düğünün üzerinden de altı ay geçmişti ki Canan ile Rakım’ın bir erkek çocukları oldu ve bu mutlu haberle yazar sözlerine son vermektedir. V. MEKÂN Geniş Mekânlar Romanda geniş mekân fazla önem taşımamakta, ancak yaşanılan yerin büyük bir şehir olduğu hemen okuyucu tarafından geniş mekân Osmanlı’nın dışa açılan penceresi olan İstanbul gibi büyük bir şehirdir. İstanbul Türk halkı için daima çok önemli bir merkez olmuştur. Türk milleti gerek Anadolu’ya girdikten sonra gerek Osmanlı kurulduktan sonra her zaman İstanbul’a ulaşmaya yüzyıllar boyunca oradan yönetilmiş, bütün yenilikleri ilk İstanbul halkı görmüş, orası Türk milletinin adeta vitrini olmuştur. Romanda da gördüğümüz gibi şehir hayatı çok hareketli verilmeye çalışılmış ve büyük kentlerin mozaik olma özelliği başarılı bir şekilde İngiliz ailesine, Çerkez esireCANAN,Rakım’ın Rum dostlarına ve Fransız Josefino’ya bakacak olursak bunu daha iyi anlayabiliriz. Ana Mekânlar Bu romanda ana mekânlar ana mekânın sınırlı oluşu, romanın bütününün belli birkaç farklı alanda başlayıp bitmesi , olayların sınırlı bir çevrede gelişmesinden ve kişilerin de az olmasından romanın böyle olması kişiler arasındaki ilişkilerin daha açık ve daha ayrıntılı olarak verilmesine zemin hazırlamıştır. Romanda olaylar en çok Rakım’ın evinde dışında Mister Ziklas’ın evi ve Josefino’nun evi eserde yer almakta ve bazı kısımlarda önemli sayılabilecek olaylar bu mekânlarda Rakım’ın evi çok ziyaret edildiği için yazar orayı tasvir etme ihtiyacı duymuştur Ev bir katlı mutfak,kiler,odunluk ve ev altı üç odalı ve bir salonlu, duvarları kağıtlı ve güzel halılar özellikleriyle tam bir Türk evi görüntüsündedir. Bunun dışında fazla ve gereksiz mekân tasvirlerine yer verilmemiştir. İç Mekânlar İç mekân romanda olayların çoğunlukla gerçekleştiği yerler olmasına rağmen kişilerin ruh hallerine fazla etki etmediği için tasvire de gerek iç mekânlarda da olaylar belli bölümlerde sınırlı kalmış, genellikle evlerin salonlarında birkaç bölümde Canan’ın bir defa Rakım’ı bir defa da Josefino’yu yatırmak için Rakım’ın odasına girilmiş, yine Rakım’ın evinde İngilizlere verilen davette diğer odalara geçilmiştir. Dış Mekânlar Dış mekânlar da eserde sıkça yer bulmuş,ancak bunlar hep Rakım Bey bir yerden bir yere giderken sadece adı geçen Beyoğlu, Posta Sokağı, Postabaşı, Tophane, Salıpazarı gibi yerler devamlı Rakım’ın yol güzergahını belirtmek için anılmıştır. Ayrıca bir de hep beraber gittikleri Kağıthane’deki kır gezintisi günlerini burada geçirdikleri için yazar da bu tabiat parçasının o anki durumunu biraz okuyucuya verme ihtiyacı duymuştur. Mekân-İnsan İlişkisi Eserde mekânın insan üzerinde herhangi bir etkisi yüzden tasvire de çok yer evlerin genel durumunun aile yaşantısına uygunluğu bakımından bazı değerlendirmeler eser içerisinde kişilerin ağzından Rakım’ın evi tam olarak Türk ev yaşantısına yanında Felatun Bey’in babasının kendi evlerini alafranga yaşantısına göre düzenlemesi önemli bir ayrıntıdır. Mekân-Eşya İlişkisi Eserde mekân-eşya ilişkisi de kişilerin yaşam biçimlerine göre dikkate alınmış, yaşadığı yerler kültür farklarına göre da kişiler üzerinde etki bırakan unsurlar olmadığı için eşyaların ev içindeki dizilişleri, mekânla olan uyumlulukları ve eşya tasvirleri gibi konulara önem verilmemiştir. VI. BAKIŞ AÇISI VE ANLATICI Konumu Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda gözlemci anlatıcı yazar Anlatıcı tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre anlatıcı olaylara görgü tanığı konumundadır ve olaylara belli bir mesafede durur. Yazar gördüklerini ya nesnel olarak anlatır ya da etken bir biçimde olaylara kendi düşüncelerini de katar. Gözlemci anlatıcı bu romanda da olduğu gibi bazen kendini açıkça belli eder, olayları keserek araya girer ve kendi fikrini söyleyerek okuyucuya kendi tercihini taraftan anlatıcı hakim bir konumdadır ve olayların öncesini sonrasını ve o anını her zaman her yerde ve her olup biteni bilir, yeri gelince her şeyden haber verir. Diğer yandan olaylara müdahalesi, kişileri yönlendirmesi, soru sorması ve yanlı tutumuna bakacak olursak yazar anlatma yöntemini baktığımız zaman olayların geçmiş zamanda gerçekleştiği ve sonradan anlatıcı yazar tarafından okuyucuya bildirildiği görülür ki bu da anlatma tekniğinin bir özelliğidir. Tutumu Ahmet Mithat Efendi’nin bu eseri romantizmin etkisinde yazılmış bir kendi tasarrufu eserde bayağı etkili bir şekilde kendini göstermektedir ve yazarın yanlı tutumu etkisiyle okuyucu yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Romanda iyi ile kötünün karşılaştırılması yapılmış iyinin yanında kötü olan da açık olarak gözler önüne yazarın düşünceleri gerçekçi bir tutumla verilmek istenmiş iyinin savunuculuğu yapılmıştır. Felatun Bey’in yozlaşmış kişiliği ve taklitçiliği eserde yerilmiş, okuyucuya “Kendi özüne sahip çık.” denilerek Rakım Bey övülmüştür. Yazarla Eseri Arasındaki İlişki Eser yazarın, kalemine ne derece hakim biri olduğu konusunda bir kanıt halka ifade etmek için bir araç olarak kullandığı romanı eğitici bir unsur olarak görmüştür. Anlatma tekniğini kullandığı bu eserinde yazar, halka sunmak istediği düşüncelerini Rakım Bey’in ağzından duruma bakacak olursak yazar bu romanda bir nevi kendini de bundan dolayı olayların geçmişini ve geleceğini bilmektedir ve hakim bir bakışla esere dahil durumdadır. Açısı Yazar eserinde bir fikrin savunmasını yaptığı için kişilerden ve anlatım biçiminden ziyade olayları öne çıkarmaya arasındaki etkileşim, kişilerin iyi ve kötü tarafları çerçevesinde doğru ve yanlış olanın değerlendirmesi, kişilerin birbirini yönlendirmesi gibi unsurlar eserde yazarın istediği şekilde kullanılmıştır. Esere farklı kişilerin gözüyle baktığımız zaman olayları bazen dıştan içe bazen de içten dışa olarak bakımdan eserin baş kahramanlarından Rakım Efendi yeri geldiğinde yönlendirici yeri geldiğinde yönlendirilen kişi olabilmektedir. Eserde aslında içten dışa dönük anlatım fazla yer almamaktadır, ancak gerçekte yazarın düşünceleri olan Rakım’ın Felatun hakkındaki düşünceleri ve bunun tam tersi Felatun’un Rakım hakkındaki düşünceleri iç konuşmaları şeklinde verilmiştir.
Blogum çok ben kokuyor. Kitaplardan uzak kalmış. Ben de kısa bir süre uzak kalmıştım zaten. Okulda kursum var. Gitmeden önce hemen postu hazırlayayım, dedim. Arka Kapak Romanda iki tipten Felatun Bey, alafranga özentileri olan, biri tipi temsil eder, çevreye karşı gülünç durumlara düşer. Diğer tip ise bir anlamda Ahmet Mithat Efendi'nin kendisidir; Yeniliklere açık, çalışkan, gerçekçi, yazarın idealize ettiği bir Osmanlı beyefendisi olan Rakım Efendi. Arka kapak gayet net yazmış aslında. Eh bir de ben yazayım. Yine bir Edebiyat dersi için okunmuştur kitap. Yazılılar dönemine girince erken bitmedi. Neyse ki ağır bir dili yok. Ya da ben sadeleştirilmiş şeklini okuduğumdan pek ağır gelmedi. Pazartesi günü nasipse yorumlayacağız. Rakım efendim idealim. Biliyorsunuz ki Tanzimat Edebiyatı döneminde Fransızca önemliydi. Rakım Efendi de Fransızca biliyor hayliyle. Çeviriler yapıyor, Ziklasların evine gidip Can ve Margrit yanlış yazmış olabilirim Türkçe öğretiyor. Rakım Efendi, gerçekten efendi biri. Ziklasların kızına yan gözle dahi bakmıyor. Ve Ziklaslar Rakım Efendi'ye çok güveniyor. Bir de Jozefinemiz var. 40 yaşında ve Rakım'dan hoşlanıyor aslında. Canan'ımız ve birde Fedai. Canan Rakım'ın aldığı köle. Fedai ise Arap olup Rakım'ın annesi öldükten sonra Rakım'la birlikte kalır. Köle olmaktan ziyade Rakım'ın annesi gibidir. Tabi bir aşk dönüyor. Kimle mi? Rakım Efendi ile Canan arasında. İşte öyle. Felatun Beyi anlatmıyorum. Çünkü ben o tipi hiç sevmedim. Siz okuyuverin neden sevmediğimi anlarsınız. Çok hoppa da. Selametle.
Felatun Bey İle Rakım Efendi özeti Felatun Bey İle Rakım Efendi özeti kısa Felatun Bey İle Rakım Efendi kitabının özeti Felatun Bey İle Rakım Efendi kitabının özeti aşağıda verilmiştir ; Romandaki iki tipten Felatun Bey, alafranga özentileri olan, züppe bir tipi temsil eder, çevreye karşı gülünç durumlara düşer. Diğer tip ise bir anlamda Ahmet Mithat’ın kendisidir; yeniliklere açık, çalışkan, gerçekçi, yazarın idealize ettiği bir Osmanlı beyefendisi olan Rakım efendi. Feiatun Bey, babasından kalan mirası har vurup harman savurur. Roman, okuma ve öğrenim yoluyla iş ve kazanç sağlayarak sınıf değiştiren, zenginleşen Rakım Efendi’nin zaferiyle biter. Mustafa Meraki Bey, Beyoğlu civarında oturan 45 yaşllarında bir beydi. 27 yaşlarında Felatun Adlı bir oğlu,15 yaşlarında Mihriban idi. Mustafa Meraki Bey’in hanımı ilk gebeliğini 15 yaşında yaşadığı için diğer gebeliklerinde hep düşük yaptı. Doktorlar ilgilenmediği için, iç ebelere kaldı. Ebeler bez bağlayarak çocuğu düşürmediler ve çocuk düşürmediler. Mustafa Meraki Bey’in hanımı lohusalık hastalığından öldü. Mustafa Meraki Bey , çocuklu olduğu için evlenmedi. Alafranga hayranı olduğu için kendine alafranga bir ev yaptırdı. Evde bakıcılığı Rum bir kadın yapardı. Mustafa Meraki Bey, Felatun’u mektebe verdi. Memur oldu, kaleme giderdi. Cuma günleri eş dost ziyareti, Cumartesi cumanın yorgunluğunu atar, Pazartesi alafranga yerlere gider,pazarın yorgunluğunu Pazartesi atar, Salı günü kaleme gidecek olsa havayı iyi görür Beyoğlu’na gider,Çarşamba günü kaleme gitse bile 9’dan 3’e kadar hafta içi ne yaptığını anlatırdı. Çarşamba akşamı iki şaklaban arkadaşla gelir,sabahlardı ve perşembeyi uyuyarak geçirirdi. Böylece yine Cuma gelirdi. Bu haftalar diğer haftalar gibi olurdu. Rakım Efendi, Tophane kavaslarından birisinin oğlu olup,bir yaşarında iken babası ölmüştü. Annesi ile kaldı. Rakım büyüdü mektebe gitti. Felatun’un tam tersine çalışırdı. Arapça ve Farsça’yı rahatça biliyordu. Hadis-i şerif ve Tefsiri çok iyi öğrendi. Matbaada çalışmaya başladı. Bir gün Rakım’ın arkadaşlarında birisi gelerek Fransızca bir kitabı Türkçe’ye çevirmek suretiyle 20 altın vereceğini söyledi. Rakım bu teklifi kabul etti. Kitabı Türkçe’ye çevirince dadı kalfaya söyleyerek 20 bin lirasını alarak eve geldi. Gazetelerde makale yazmaya başladı. Bu işi parasız gördüğü için arkadaşları ellerine para sıkıştırırlardı. Rakım evini onardı. Bu kadar masrafa rağmen parasız kalmazdı. Dadısı rakımı’ı birçok kez evlendirmeye kalkıştı. Ama Rakım beğenmedi. Rakım bir gün gezerken bir yaşlı adamın yanında güzel bir kız gördü. Onları takip ederek kapıyı çaldı. Yaşlı adama kızın satılık olup olmadığını sordu. Yaşlı adam kızın satılık olduğunu söyledi. Adama kız için 100 altın istedi. Rakım yanında 80 altın olduğunu söyledi. Ama 20 altını senet yaparak kızı eve getirdi. Kızı dadı kalfa görünce sevindi. Adını Canan koydu. Canan eğitilip öğrenmeye başlatıldı. Rakım da İngiliz kızlarına ders vermeye başladı. Ders için Cuma gününü seçti. Bu kızlar birbirine çok benziyordu. Rakım bir kağıda bir kalemle alfabeyi yazdı. Bir hafta ezberlemelerini istedi. Bu arada Canan’ı da okumaya başlattı. Her zaman eve geldiğinde onu dadısı karşılardı. Ama bu gün Canan karşıladı. -Dadı,her zaman seni ben karşılarken bu gün neden Canan karşıladı. -Bizim beyaz bir cariyemiz var, benim kara yüzümü görmektense -Yok yok dadıcığım senin yüzün ana yüzü gibidir, bilirim. Yine bir gün dersten sonra eve geldi. Evde olağan üstü bir şey gördü. Canan evde yoktu. -Dadı; Canan nerede? -Buradayım beyim. -Evin her yerinde aradım ama bulamadım. -Geliyorum deyip -Ne oldu? -Bir şey olduğu yok -Cariyen piyano öğrenmek istiyormuş bir de adam tutmuştu. Sana söyledik izinin olmaz diye. -Hala da izinim yoktur. Canan sessiz dışarı çıkarak diyerek dadısını uyardı. Bir yarım saat sonra Canan geldi. Evde beyinin olduğunu görünce korktu. Rakım – Gel yavrum korkacak bir şey yok. Bundan sonra dadısız dışarı çıkmayacaksın. Piyano mu istediniz. Alırız. Öğrenmek istedin,öğretmen tutarız. Canan bu sözleri duyunca çok sevindi. Öğretmenin istediği piyano alındı ve derslere başlandı. Öğretmen Canan’ın azmini beğendi. Kış gelmiş günler kısalmıştı. O yüzden ders saatlerini akşam saat 2 den 3 buçuğa belirlemişti. O, akşam Tophane’den Taksim’e çıkarken bozacıların olduğu yere gelince Felatun Beyle karşılaştı. – Bu ne hal üzerine boza mı döküldü? Desem bozahaneye yeni giriyorsun. – Sorma birader aşçı dükkanında geçerken aşçının cama koyduğu mayonezle süslü balık tabağı,ayağım takılarak üstüme döküldü,tüm mayonez. – İyi ki cam bir yerime batmamış. – Evet efendim. Rakım Efendi sözü kesip oradan ayrıldı. Ev halkı Rakım’ı bekliyordu. Hemen oturuldu. Çorbalar içildi,sonra mayonezli balığın getirilmesi için aşçıya emretti. Aşçıdan mayonezin döküldüğünü duyunca aşçıya sinirlendi. İngiliz kızları Felatun Beyi sevmediklerinden gelmeyişinden sevindiler. – Felatun Bey de mi gelecekti. Gelirken onu görmüştüm dedi. Yemek yenip şarkılar eşliğinde şarkılar söylendi. Rakım Efendi eve döndü. O gün Perşembe günü olduğundan 10 buçuk sularında öğretmen geldi. – Sizde buralarda rast gelir miydiniz? – Bir adam evine gelmez mi? – Her adam gelir ama sizi aylardır göremedik. – İşlerin çokluğundan. – Haftada iki defa Beyoğlu’na geldiğiniz halde dostunuzun evine bir selam vermiyorsunuz. – Daha evinizin adresini sormayı unuttum. – Size ne ceza vereyim şimdi. – Evet efendim ne ceza verirseniz razıyım. – Vereceğim cezayı kararlaştırdım,zamanı gelince veririm. Ertesi gün Rakım,öğretmenin evine gideceği için erkenden kalkıp Beyoğlu’na çıktı,öğretmen Rakım’ı evde bekliyordu. Selamlaştıktan sonra dereden,tepeden konuşmaya başladılar. Derken konu açıldı. – Rakı içer misin Rakım ? – Bazen içerim,bazen içmem. – Ben çok seviyorum. – Az içilirse güzeldir. – Ismarlayayım. – Siz bilirsiniz efendim. Rakı içildikten sonra,öğretmen gitar çalarak romans denen şarkıdan söyledikten sonra;öğretmenin vereceği ceza aklına gelir. Rakım’ı arzulu bir şekilde öper. Rakım İngilizlere ders okutmak için acele acele geldi. Aşçı kapıyı vurup,Rakım’ın boynuna atlayınca,sımsıkı sıktı. Aşçı durumu anlayınca Rakımdan özür diledi. Böylece mayonez meselesi açığa vurdu. Aşçıya ve Felatun’a tüm olanlar anlattırıldı ve bunlar evden kovuldular. Rakım eve dönünce evden piyano sesleri geliyordu. – Sen yatmadın mı? – Sizi bekledim efendim. – Sana öğretmeninden selamı var. Artık gücenmez. – ……………………… – Canan evde canın sıkılıyor mu? – Hayır efendim. – Bak! Dadı kalfaya gezmek istersen söyle seni gezdirsin. – Dadı kalfa bana gezme teklif etti de ben kabul etmedim. – Aferin Canan. Diye kızın arkasını sıvazladı. Kışa doğru Rakım yine ders için öğretmenin evine gitti. – Rakım ! benim senin dostum olduğundan şüphen var mı? – Yok – Canan’a bir alıcı çıktı. – Çıkabilir. – Hem de nasıl müşteri. – Canan bilir. Oradan ayrılıp İngiliz kızların evine gittiğinde evde kimse yoktu. Sadece kızlar vardı. Bu kızların Osmanlı şiirinden aldıkları tada şaşıyorlardı. – İngiliz şiirleri hoşuma gitmez. Fransız şiirlerini severim. – Siz de duymadığım sözler duyuyorum. Niçin? – Biz odundan mı yaratıldık? – Siz de haklısınız, mademki şiir istiyorsunuz,öyleyse dinleyin. Çok güzel Hoca Hafız gazelini okuduktan sonra,anlamını bitirmek üzereyken anne ve babaları geldi. Kızlar bu şiirden çok etkilendi. Rakım eve gitti. -Canan senin hiç haberin yok . alıcı çıktı sana. – Alı…..cı…….mı çıktı, Efendim? – Evet, görünüşte çok yağlı. – Beni satacak mısın efendim? – Sen ne dersin? – Siz bilirsiniz efendim. – Hayır ben seni yanlış tanımışım. – Beni satacak mısın? – Hayır satmayacağım. Bahar gelmişti. Yine günlerden bir gündü, Rakım yine öğretmeni ziyarete gitti. O günkü sohbet Kağıthane’den açıldı. – Gerçi Kağıthane dünyanın en güzel yeridir. Ama başka türlü gidilir. – Nasıl gidilir? – Gider misin? – Yalnız mı gideceğim? – Yok benimle beraber. – İstersen Canan’ı da alırız,isterseniz dadı kalfayı da alırız. – Ne zaman gidelim? Hazırlık yapalım. – Siz ne derseniz o zaman , ama Pazartesi günü Kağıthane’ye gidildi. Rakım, Canan ve öğretmeni gezdiler ve Dadı kalfa orada kaldı. Canan ve öğretmeni çocuklar gibi eğlendiler. İkindiye doğru yemek yendi. Çay içildi. İsteyen rakı içti. Güneşin son ışıklarına doğru eve döndüler. Rakım İngiliz kızlarına doğru gitti. Derslerine başladıktan sonra sohbete başladılar ve Cuma günü Rakım’a gidilmeye karar aldılar. Cuma günü gelip çattı. İlk olarak ev gezdirildi. Canan konukları karşıladı. Bahçeyi gezdirdi. Bahçedeki tavuk,horoz,kuşlar ve kuzuyu görünce kızlar. – Bizden fazla olmalarına rağmen bizden daha iyi ve güzel bir bahçe olduğunu söylediler. O gün bitti. Eve gidildi. İngiliz kızlar sohbete daldılar. – Canan bize Rakım’ın kendisini kız kardeşi gibi sevdiğini söyledi. – Hiç kız kardeşi gibi sevme olur mu? Can Rakımı sevdiği için bunu duyunca deliye döndü. Can iki gün içinde yataklara düştü. Doktor çağırıldı. Doktor hastalığı tam çözemediği için bir test yapmak zorunda kaldı. Babaya Can’ın sevdiği dört kişi getirin dedi. İngilizleri babası üç tane en sevdiği arkadaşını ve Rakım’ı getirdi. Hepsi teker teker içeri girdi. Hiçbir farklılık yoktu. Rakım içeri girdiğinde, Rakım Can’ın hal ve hatırını sorar ve odadan çıkar. Doktor bu hastalığın aşk olduğunu söyledi. Baba Rakım’dan Can ile evlenmesini ister. Rakım’da Can ı sevdiği için,ben Can’ı kardeşim gibi sevdim. Bu yüzden evlenemem dedi. Kız doktorun demesine göre ölümüne iki gün vardı. Ama babadan yazılan mektupta Can’ın iyileşmeye ve acısının artmaması için buraya uğramamasını rica etti. Can, artık sağlıklıydı,kararını verdi. Almanya’daki halasını oğluyla evlenecekti. Rakım Canan nikahlandı ve nur topu gibi bir evlat verdi.
sadece gorunurde batılı olan felatun bey'in tutarsızlıkları ve alafrangalılıgı one cıkarılırken, rakim efendi'nin agır baslılıgı ve sade hayatı daha on plandadır. modernlesme ve batılılasma yolundaki osmanlı imparatorlugu'nu irdeleyen, bunun nasıl olması gerektigi hakkında yazarın ve o donemki bircok aydının fikrini simgeleyen bir roman. "batıyı oldugu gibi degil istedigimiz ve gerekli olan ozellikleriyle alalım; bizim kendimize ozgun daha guzel yonlerimiz kalsın" bu degisimde/surecte one surulen argumanlardan biridir. batılılasma ve modernlesme olayına çektigi dikkat güzel örneklerle vurgulanmakla birlikte dogru düzgün bir kurgusu ve de konusu olmayan ee noldu simdi okuduk da dedirten kitap. romanda beyefendi olarak gösterilip devamlı övülen ve yazarın kendisini örnek alarak yazdığı düşünülen rakım bey'in bir kadınla gözlerden ırak, gayrimeşru bir ilişki yaşaması bence oldukça düşündürücü. bir nevî bir beyefendinin nasıl olması gerektiğinin anltıldığı bu romanda âdeta, beyefendi dediğin kadınlarla kaçamak da yapabilir denmekte ve böylesi bir davranışın onur zedeleyici olmadığı fikri verilmektedir. edi ile büdü ayarında osmanlı adım felatun olsa, ben de kendime rakım isminde birinden kanka isminde birini recep ya da osmanların anlaması mümkün değıil. özet olarak;"doğru batılılaşma nasıl olmalıdır" ın cevabını örnekler * * üzerinden veren roman. her ne kadar karakter yaratımı sırasında parodiye varacak derecede mübalağa etmişliği olsa da, ahmet mithat'ın, "bir aktrise aşık olan ve belasını bulan" adam klişesini the picture of dorian gray'de kilit olay olarak kullanan oscar wilde'a bile yirmi yıl fark atarak kaleme alması çarpıcıdır. ayrıca, rakım efendi, çerkes köleyi cılız bir veletten yetenekli ve güzel bir hanıma çevirme etkinliği ile pygmalion'a selam çakmaktadır. yalnız anlatısını insanlar arası ilişkiler ve diyaloglar, özellikle de gönül ilişkileri üzerinden taşıyan öykü, bu olayları anlatırken ancak "vurdum bayıldı su döktüm ayıldı" komedileri kadar inandırıcı olabilmektedir. karakterlerin, özellikle felatun bey'in fazlaca karikatürize edildiği doğrudur. ama felatun bey üzerinden zenginliğini görgüsüzce gösteriş yapma aracı olarak kullanan herkes eleştirilmiştir; özellikle batılılaşmayı ve serbestliği bu şekilde anlayanların sayısının çok olduğu ve özünü korumak isteyenlerin cahil, gerici gibi damgalar yediği bir dönemde romanın böyle ilerlemesi normaldir. kusur sayılabilecek nokta, rakım bey'in fazla iyi olması olabilir. bir kadın ile yozefino "ihtiyacı dengelemek" için ilişkisi olmuştur, evet; ama bunun dışında herkese karşı o kadar iyidir ki, nerdeyse biri tokat atsa diğer yanağını de sonuç olarak okuması eğlenceli bir romandır. rakim efendi kendisini sokmak istedigi ideal karaktere ulasmak sevdasinda bocalamaktadir, distan edibli, iyi ahlakli gorunse de iki yuzlulukten kendini kurtaramamaktadir. felatun bey ise toplum tarafindan ahlaksiz ve hoppa kabul edilse dahi, ne yaptigini ve ne istedigini iyi bilmektedir. en buyuk erdemin de kisinin kendisini bilmesi oldugunu goz onunde bulundurursak da bu eflatun ismi kendisine pek de yakismaktadir. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Bu içeriği kullanabilmeniz için üye olmanız ve eğitim paketi satın almanız gerekmektedir. Felatun Bey'le Rakım Efendi AHMET MİTHAT EFENDİ Kahramanlar Felatun Bey, Rakım Efendi, Polini, Canan, Arap Dadı Fedayi, Mister Ziklas, Margrit
felatun beyle rakım efendi kısa özet