17 Sure. İsrâ Suresi 23. Ayet Meali, İsrâ 23, 17:23. Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.
Kudüs'teki Givat Mordechai adlı mahallede bulunan, 20. yüzyılın ortalarından kalma ''İsrail'in 12 Kabilesi'' adlı mozaik. Milattan önceki farklı yıllara ait olan bazı İsraillilerin tasvirleri. On Emir 'i alan Musa tablosu ( Rembrandt ) Bakara Suresi'nin girişi (Asya Medeniyetleri Müzesi, Singapur ) Antik Mısır. İsrailoğulları.
Deki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Mülk Suresi 23. Ayet Meali Önceki | Sonraki Mülk Suresi'nin tamamını dinle!
36. Bilgin olmayan şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp (gördüğünden, duyduğundan, niyetlenip azmettiğinden) bunların hepsinden sorumludur. (17/İsrâ, 36) 35. Ayet 37. Ayet.
Bu beş ayet şunlardan ibarettir: İsra Suresi ayet / 88; Yunus Suresi ayet / 38; Hud Suresi ayet / 13; Tur Suresi ayet / 33 ve 34; Bakara Suresi ayet / 23; ↑ Gazizade، «Berresiyi Seyri Nüzuliyi Tahaddi der Ayat-i Kur'an»، s 200. ↑ Sultani Biberami, Raz-i Tahaddihayi Kur’an ez Menzer-i Üstat Misbah، s 87.
Fast Money. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Velekad kerramnâ benî âdeme vehamelnâhum fî-lberri velbahri verazaknâhum mine-ttayyibâti vefaddalnâhum alâ keśîrin mimmen ḣalaknâ tafdîlânAndolsun ki biz Âdemoğullarını üstün ettik,karada suda taşıdık onları, tertemiz şeylerle rızıklandırdık onları ve yarattıklarımızın çoğundan üstün ettik onları. Doğrusu Biz, Ademoğlunu kerametli kıldık; değerli ve şerefli konumda yarattık. Böylece insanları çok özel bir ikrama ve iltifata mazhar yaptık. Karada, havada ve denizde kolaylıkla taşıdık en rahat vasıtalarla gezip dolaşacak imkânlar sağladık, en temiz ve leziz nimetlerle rızıklandırdık, ve yarattıklarımızın pek çoğundan faziletli ve üstün ki, biz ademoğullarını üstün ve saygıdeğer kıldık. Karada ve denizde onların ulaşımını sağladık, tertemiz şeylerle onları rızıklandırdık ve yarattıklarımızın pek çoğundan da üstün ettik ki, biz Âdemoğulları'nı asâletli, şerefli ve saygıya lâyık kıldık, ikrama lâyık gördük. Karada ve denizde onlara ulaşım imkânları sağladık. Onlara helâlinden, temizinden ve sağlıklısından rızık ve servetler verdik. Lütufta bulunarak onları yarattığımız birçok varlıklardan gerçekten üstün biz, Adem oğullarını yücelttik. Onları karada ve denizde bineklerle ve araçlarla taşıdık. Temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün biz Ademoğlunu yücelttik; onları karada ve denizde çeşitli araçlarla taşıdık, temiz, güzel şeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın bir çoğundan üstün biz, Âdemoğullarını diğer hayvanlar üzerine üstün kıldık. Karada ve denizde taşıtlara yükledik ve onlara hoş rızıklar verdik. Kendilerini, yarattıklarımızdan çoğunun üzerine üstün Biz Âdemoğullarını mükerrem kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık, nice güzel şeyler ile onları rızıklandırdık. Ve yarattıklarımızın çoğundan onları üstün biz Âdemoğulları'nı şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık; temiz besinlerle onları rızıklandırdık. Yine onları yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün Ademoğlunu onurlu kıldık, denizde, karada biniti i yaptık, azık verdik arı olan şeylerden, yaratmış olduğumuz şeylerin birçoğuna büsbütün onları kıldık üstünAndolsun ki biz, Âdemoğlunu pek çok meziyetlerle donatarak üstün konuma getirdik. Ona karada ve denizde çeşitli araçlarla yolculuk yapma imkânı bahşettik. Onu tertemiz besinlerle rızıklandırdık ve onu yarattığımız akıllı varlıkların pek çoğundan üstün burada insanoğluna bir hatırlatma yapıyor “Diğer canlılardan çok daha farklı meziyetlerle donatıldın, ulaşım konusunda hiçbir canlıya lütfedilm... Devamı..Benî Âdem’i sâir hayvânâta tekrîm itdik. Karada ve denizlerde gezdirdik tagdiyeleri içün gâyet nefîs erzâk ihsân itdik ve halk itdiğimiz bir çok mahlûkâta nazaran büyük bir fâikiyet olsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.*Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, çeşitli nakil vasıtaları ile karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık. Görüldüğü gibi bu âyette Allah Teâlâ, insanoğluna lütuf ve ikramının bir özetini vermekte ve onun âlemdeki özel yerine işaret etmektedir. Müfessirler... Devamı..Adem oğullarına onur verdik. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları güzel nimetlerle besledik. Yarattıklarımızın bir çoğundan daha üstün kıldıkAndolsun ki biz, insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Karada ve denizde taşıtlara yükledik ve temiz yiyeceklerden onları rızıklandırdık. Onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün hakkı için biz benî ademi tekrîm ettik karada ve denizde binidlere yükledik ve hoş hoş ni'metlerden besledik, yarattıklarımızdan çoğunun üzerine geçirdikAnt olsun ki insanoğlunu kerem¹ sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları temiz şeylerle rızıklandırdık. Onları, yarattıklarımızın birçoğuna üstün kıldık. 1- Şeref/onur sahibi kıldık. Andolsun ki biz Âdem oğullarını üstün bir izzet ve şerefe mazhar kılmışızdır. Onlara karada, denizde taşıyacak vaasıtalar verdik, onlara güzel güzel rızıklar verdik, onları yaratdığımızın bir çoğundan cidden üstün hakkı için biz, Âdemoğullarını şerefli kıldık; onları karada ve denizdeçeşitli nakil vâsıtaları üzerinde taşıdık; onları temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğuna fazîletli tutarak üstün kıldık.1Âdemoğluna hep cömert davrandık. Onları karada ve denizde biz taşıdık ve tertemiz rızıklarla onları rızıklandırdık. Yarattıklarımızdan pek çoğundan onları üstün olsun ki Biz Ademoğullarını yüce kıldık. Onları karada, denizde taşıttık. Onlara azıkların en güzellerini verdik. Onları üstün olarak yarattıklarımızın bir çoğundan da üstün kıldık.* Biz Âdem oğullarını şerefli kıldık. Onları denizde, karada taşıttık. Kendilerine pâk şeylerden rızk verdik [³]. Onları yarattığımız mahlukatın çoğundan bütün bütün üstün tuttuk.[3] Yani hepsini Âdem oğulları için biz Âdemoğlu’nu yüce/şerefli [kerremnâ] kıldık. Onların karada ve denizde ulaşımlarını sağladık/taşıdık. Kendilerini güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattığımızın birçoğundan üstün biz Âdemoğlunu yücelttik, onları karada ve denizde çeşitli araçlarla taşıdık, temiz güzel şeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın birçoğundan fazlasıyla üstün Biz, Âdemoğlunu bir çok meziyetlerle donatarak öteki bütün canlılardan, hattâ meleklerden bile üstün konuma getirdik; ona havada, karada ve denizde yolculuk yapma imkân ve yeteneğini bahşettik; onu tertemiz nîmetlerle rızıklandırdık ve yarattığımız varlıkların pek çoğundan üstün kıldık. O hâlde, bütün bunlara rağmen, insanın Allah’tan başkalarına kulluk etmesi, nankörlük ve cehâletin doruk noktası değil midir? Ve böyle bir nankörlüğün cezası, Hesap Gününde hüsrana uğramaktan başka ne olabilir?And olsun, Âdem’in oğullarına cömertce verdik! Onları Kara’da ve Deniz’de taşıdık; Temizler’den rızıklandırdık. Yarattıklarımızdan birçoğuna onları belirgin üstün insanoğluna değer verdik. İnsana, karada ve denizde yollar açtık. Sağlıklı besin maddeleri sağladık. İnsanoğlunu, yarattığımız bir çok akıllı varlığın kat kat üstüne insanoğluna akıl, muhakeme, yeryüzünde yaşarken dilediklerine sahip olabilme imkânı verdik. İnsanı şan ve şeref sahibi kıldık. Onlara yaratılış yasalarımızı keşfetme yetisi vererek karada denizde kolayca taşınmalarını sağladık. Güzel rızıklar vererek yaşamalarını sağladık. Verdiğimiz özelliklerden dolayı insanı diğer varlıklardan üstün kıldık! Buna rağmen inkâr edenler ne yaptılar? Ayetlerimizi okudular mı? Okuyup anlayarak öğüt aldılar mı? Yasalarımıza uyarak doğru yola geldiler mi? Elbette hayır! Çoğu inkâr edenlerden oldu! Paramparça oldular! Her bir topluluk kendine liderler tayin ederek onların peşinden gitti! Yemin olsun ki âdemoğlunu değerli kıldık; onları karada ve denizde taşıdık; kendilerine tertemiz rızıklar verdik ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. [*]İnsanın [eşref-i mahlukat] olduğu ifadesi bu ayete aykırıdır. Bu ayet Bakara 2136, 253, 286; Âl-i İmrân 384 ve Nisâ 4152. ayetlerle okunmalıdır.... Devamı..Yemin olsun Biz Âdemoğlunu şerefli kıldık, onları karada ve denizde çeşitli araçlarla taşıdık, temiz şeylerle rızıklandırdık ve onu yarattıklarımızdan pek çoğuna da üstün Bu âyet; 61. âyetteki iblisin Allah’a karşı insanı hafife alan ifâdesine ŞU Kİ, Biz Âdemoğullarını üstün ve onurlu kıldık; ⁸³ karada ve denizde onların ulaşımını sağladık; temiz besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün tuttuk83 Yani, onlara bu bakımdan, kendilerini öteki bütün canlıların ve hatta meleklerin üzerine çıkaran düşünme ve soyutlama yeteneği bahşederek karş. 2... Devamı..And olsun ki biz Âdemoğullarına değer vererek ikramda bulunduk. Karada ve denizde onlara ulaşım imkânları sağladık, temiz ve güzel rızıklarla rızıklandırdık. Böylece onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık. 14/32...34, 17/61-62, 31/29-30Ama doğrusu Biz Âdemoğluna kat kat ikram ederek[²³⁰³] onu üstün ve şerefli kıldık.[²³⁰⁴] Karada ve denizde onlara ulaşım imkânı sağladık. Temiz ve helâl besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün tuttuk.[²³⁰⁵][2303] İşareten Yokluktan varlığa getirerek, varlık içinde can vererek, canlılar içinde ruh üfleyerek, üflenen ruhun içinde akıl, irade ve vicdan ver... Devamı..Andolsun ki, Biz adem-oğullarını mükerrem kıldık ve onları karada ve denizde nakil vasıtalarına yükledik ve onları leziz, temiz şeylerden merzûk ettik ve onları mahlûkatımızdan birçokları üzerine ziyâdesiyle üstün Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık. Bu âyetler, şunu hatırlatmak istiyor “Canlı ve cansız bütün kâinatı, güneş’ten, Ay’dan, yıldızlardan, atmosfer küresinden, topraktan, sudan madenlerd... Devamı..Andolsun biz, Adem oğullarına çok ikram ettik onları karada ve denizde hayvanlar ve taşıtlar üzerinde taşıdık. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün Benî Âdem'i mükerrem kıldık. Onları karada ve denizde bindirdik. Eyi ve helâl şeylerle rızıklandırdık ve onları mahlûkâtımızdan bir çoğı üzerine tafdîl Âdemoğullarına çok değer verdik; karada ve denizde taşıttık; onlara temiz ve lezzetli nimetler verdik; yarattığımız akıllı varlıkların çoğundan da üstün kıldık[*].[*] Buradaki 'men' zamiri akıllı varlıklara gider. Dolayısıyla insanların, meleklerin cinlerin birçoğundan üstünlüğüne işaret ki Ademoğullarını şereflendirdik. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları temiz rızklarla rızıklandırdık. Yarattığımız şeylerin çoğuna onları üstün Biz Âdem oğullarına şerefli bir makam verdik; onları karada ve denizde taşıdık; onları hoş ve temiz nimetlerle rızıklandırdık; yarattıklarımızın birçoğundan da onları ziyadesiyle üstün olsun, biz, âdemoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün bayıķ ḥürmetlü eyledük ādem oġlanlarını daħı bindürdük anları yazıda ya'nį yılķılara daħı deñizde ya'nį gemiye. daħı rūzį virdük anlara arulardan. daħı artuķlu eyledük anları çoķ üzere andan kim yarattuķ artuķlu biz kerāmete yitişdürdük ādem oġlanlarını. Daḫı götürdi anlarıḳuruda ve deñizde. Daḫı rızḳ virdük anlara dürlü leẕẕetlü nimetlerden. Daḫıefḍal ḳılduḳ anları çoḳ kimseler üstine, biz yaratduġumuz nesnelerdenefḍal Adəm övladını şərəfli və hörmətli elədik, onları suda və quruda gəmilərə, heyvanlara və başqa nəqliyyat vasitələrinə mindirib sahib etdik, özlərinə cürbəcür ne’mətlərdən təmiz ruzi verdik və onları yaratdığımız məxluqatın çoxundan xeyli üstün etdik. İnsan şüur, nitq qabiliyyəti, gözəl surət, boy-buxun, əllə yemək və s. bu kimi məziyyətlərinə görə həmişə Allaha şükür edib yalnız Ona tapınmalı, Rəbbinə heç bir şərik qoşmamalıdır!Verily We have honoured the children of Adam. We carry them on the land and the sea, and have made provision of good things for them, and have preferred them above many of those whom We created with a marked have honoured the sons of Adam; provided them with transport on land and sea; given them for sustenance things good and pure; and conferred on them special favours, above a great part of Our Creation.22652265 The distinction and honour conferred by Allah on man are recounted in order to enforce the corresponding dudes and responsibilities of man. He is... Devamı..
Meal Ayet Arapça وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَر۪يكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْب۪يرًا Türkçe Okunuşu * Vekuli-lhamdu liAllâhi-lleżî lem yetteḣiż veleden velem yekun lehu şerîkun fî-lmulki velem yekun lehu veliyyun mine-żżullis vekebbirhu tekbîrân 1. Ömer Çelik Meali “Çocuk edinmeyen, mülk ve hâkimiyetinde hiçbir ortağı bulunmayan, âciz olmadığı için bir yardımcıya da ihtiyaç duymayan Allah’a hamdolsun” de ve tekbir getirerek O’nun büyüklüğünü ilan et! 2. Diyanet Vakfı Meali Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamd olsun» de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt! 3. Diyanet İşleri Eski Meali De ki "Hamd, çocuk edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyaç göstermeyen Allah'a mahsustur." O'nu gereği gibi büyükle. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali “Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ve şöyle de Hamd o Allah'a ki, hiçbir çocuk edinmedi, mülkte ortağı yoktur, aciz olmayıp bir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. Tekbir getirerek O'nu noksanlıklardan yücelt de yücelt. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Ve şöyle de hamd o Allah ki hiç bir veled edinmedi, ona milkte bir şerik de olmadı, ona zülden bir veliy de olmadı, onu tekbir ile büyükle de büyükle 7. Hasan Basri Çantay Meali Şöyle de Evlâd edinmeyen, mülk ün de hiç bir ortağı olmayan, züll -ü aciz den nâşî yardımcıya da ihtiyâcı bulunmayan Allaha hamd olsun». Onu büyük bil, büyüklükle an. 8. Hayrat Neşriyat Meali Ve de ki “Hamd O Allah'a mahsustur ki, çocuk edinmemiştir; hem mülkte kendisine hiçbir ortak olmamıştır; âcizlikten münezzeh olduğundan dolayı O'nun için hiçbir yardımcı da olmamıştır. Artık O'nu tekbir getirerek yücelt!” 9. Ali Fikri Yavuz Meali Şöyle de “- Evlâd edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmıyan ve zelil kimselerden yardımcısı olmayan Allah'a hamd olsun...” O'nu noksanlıklardan yücelt de yücelt... 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve de ki Hamd o Allah Teâlâ'ya mahsustur ki, bir veled ittihaz edinmedi ve O'nun için mülkte bir ortak da yoktur O'nun için mezelletten nâşi bir hamiye ihtiyaç da yoktur ve O'na kemal-i tazîm ile tazîmde bulun. 11. Ümit Şimşek Meali “Evlât edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan, âciz olmadığı için bir yardımcıya da ihtiyacı olmayan Allah'a hamd olsun” de ve tekbir getirerek Onun büyüklüğünü ilân et. 12. Yusuf Ali English Meali Say "Praise be to Allah, who begets no son, and has no partner in His dominion Nor needs He any to protect Him from humiliation yea, magnify Him for His greatness and glory!" Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İsrâ Sûresi 111. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
❬ Önceki Sonraki ❭ وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ ۚ إِنَّ ٱلسَّمْعَ وَٱلْبَصَرَ وَٱلْفُؤَادَ كُلُّ أُو۟لَٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْـُٔولًا Ve lâ takfu mâ leyse leke bihî ilmilmun, innes sem’a vel basara vel fuâde kullu ulâike kâne anhu mes’ûlâmes’ûlen. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Türkçesi Kökü Arapçası ve وَلَا ardına düşme ق ف و تَقْفُ şeyin مَا olmayan ل ي س لَيْسَ senin لَكَ hakkında بِهِ bilgin ع ل م عِلْمٌ çünkü إِنَّ kulak س م ع السَّمْعَ ve göz ب ص ر وَالْبَصَرَ ve gönül ف ا د وَالْفُؤَادَ hepsi ك ل ل كُلُّ bunların أُولَٰئِكَ ك و ن كَانَ oyaptığından عَنْهُ sorumludur س ا ل مَسْئُولًا Diyanet İşleri Başkanlığı Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Diyanet Vakfı Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların her biri ondan sorumludur. Elmalılı Hamdi Yazır Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar. Ali Fikri Yavuz Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Bir de hiç bilmediğin bir şey´in ardınca gitme, çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri ondan mes´ul bulunuyor Fizilal-il Kuran Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp var ya, bunların hepsi konusunda sorguya çekileceksiniz. Hasan Basri Çantay Senin için hakkında bir bilgi haasıl olmayan şey´in ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalb Bunların her biri bundan mes´uldür. İbni Kesir Hakkında bilgin olmadığı şey üzerinde durma. Çünkü kulak da, göz de, kalb de bütün bunlar ondan sorumludurlar. Ömer Nasuhi Bilmen Ve senin için kendisine bilgi olmayan bir şeyin arkasına düşme. Şüphe yok ki kulak, göz, gönül, hepsinden sahibi sorulmuş olacaktır. Tefhim-ul Kuran Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. Warning includeturkce/bil/ Failed to open stream No such file or directory in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Warning include Failed opening 'turkce/bil/ for inclusion include_path='.;.\includes;.\pear' in C\inetpub\vhosts\ on line 27
❬ Önceki Sonraki ❭ وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ ۚ إِنَّ ٱلسَّمْعَ وَٱلْبَصَرَ وَٱلْفُؤَادَ كُلُّ أُو۟لَٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْـُٔولًا Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların her biri ondan sorumludur. Meallere göre İsrâ Suresi 36. Ayet Tüm Mealler İsrâ 36 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal İsrâ 36 Diyanet İşleri Başkanlığı İsrâ 36 Elmalılı Hamdi Yazır İsrâ 36 Ali Fikri Yavuz İsrâ 36 Diyanet Vakfi İsrâ 36 Elmalılı Hamdi Yazır Sade İsrâ 36 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 İsrâ 36 Fizilal-il Kuran İsrâ 36 Hasan Basri Çantay İsrâ 36 İbni Kesir İsrâ 36 Ömer Nasuhi Bilmen İsrâ 36 Tefhim-ul Kuran İsrâ 36 Kuran Yolu İsrâ 36
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiDe ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren Allah'tır. Ne az şükrediyorsunuz!"Mehmet Okuyan Kur’an Meal-TefsirDe ki "Sizi yaratan, sizin için işitme duyusu, gözler ve kalpler var eden O'dur." Ne kadar da azınız şükrediyor!Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiDe ki "Sizi yaratan, size duyma, görme duyuları ve beyinler veren O'dur. Ne kadar seyrek şükredersiniz!"De ki "Sizi biçimlendiren; size işitme, görme ve idrak etme gücü veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?*Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiDe ki "Sizi var eden; size dinleme, ileri görüşlü olma basiret özelliği veren ve gönüllerinizi* oluşturan O'dur. Görevlerinizi ne kadar az yapıyorsunuz!"Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekDe ki "O, sizi yaratmış; duyma yetisi, gözler ve duygular vermiştir. Ne denli az şükrediyorsunuz?"Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anDe ki "O sizi inşa edendir; size işitme duyusu, gözler ve akleden kalpler bahşedendir Ne kadar da azınız şükrediyor!"Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiDe ki "Sizi oluşturan O'dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıDe ki "Sizi inşa eden yaratan, size kulak, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?"Elmalılı sadeleştirilmiş De ki "O'dur ancak sizi yaratan, size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren! Fakat sizler pek az şükrediyorsunuz!"Muhammed Esed Kur'an MesajıDe ki "O, sizi hayata getiren, size kulaklar, gözler ve kalpler bağışlayandır; yine de ne kadar az şükrediyorsunuz!"Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiDe ki "O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiDe ki, odur ancak sizi inşa eyleyen ve size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren, fakat sizler pek az şükr ediyorsunuzSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiDe ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?De ki "Sizi inşa eden yaratan, size kulak, gözler ve yürekler efideh veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?"Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimHabibim de ki "O, sizi yaratan, size kulak lar, gözler gönüller verendir. Siz ne az şükredersiniz".De ki Sizi yaratan ve sizler için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne de az Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıDe ki -Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne kadar az Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiDe ki Sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve gönüller veren O'dur. Sizin şükrünüz ne de az!Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüDe ki "Sizi inşa eden ve sizin için algılama kuvvesi, idrak kuvvesi basiret ve FUADLAR Esma mana özelliklerini beyine yansıtıcı kalp nöronları oluşturan "HU"dur! Ne kadar az şükrediyorsunuz değerlendiriyorsunuz!"Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiDe ki, 'Sizi yaratan, size duyma, görme duyuları ve beyinler veren O'dur. Ne kadar seyrek şükredersiniz!'Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anDe ki "Sizi biçimlendiren; size işitme, görme ve idrak etme gücü veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?*Rashad Khalifa The Final TestamentSay, "He is the One who initiated you, and granted you the hearing, the eyes, and the brains. Rarely are you appreciative."The Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationSay "He is the One who initiated you, and made for you the hearing, the eyes, and the hearts. Little do you give thanks."Edip-Layth Quran A Reformist TranslationSay, "He is the One who initiated you, and granted you the hearing, the eyes, and the hearts. Little do you give thanks."
isra suresi 36 ayet ve mülk suresi 23 ayetlerin meali