Anlayışgradyanlarını kullanan herhangi bir konuyu öğrenir ve (umarım) öğretiriz; okuma ve yazma istisna değildir. Örneğin, bir çocuk harflerin seslerle ilişkisini kavramazsa, neden harfleri ilk başta aldığımızı gerçekten anlamayacaktır, bu yüzden asla yazmayı öğrenmeyecektir. ÖğretmenEvde Okuma Anlama Kitabı. 1. Sınıf Okuma Anlama (Okuduğunu Anlama) Kitabı A4 boyutunda ve 80 sayfadır. 36 adet okuma anlama metni ve 36 adet okuma anlama etkinliği bulunur. Okumaya yeni başlayan öğrenciler bu kitap sayesinde onlarca okuduğunu anlama alıştırması yapabilirler; Kaliteli kağıt, baskı ve canlı renkler Bununiçin aşağıdaki yazıyı okuyun. İLK OKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİ. Günümüzün ve geleceğin öğrencilerinin yetiştirilmesinde, ilk okuma-yazma öğretiminin amacı; sadece okuma ve yazma gibi becerilerin kazandırılması değil, aynı zamanda düşünme, anlama, sıralama, sorgulama, sınıflama, ilişki kurma, analiz-sentez yapma 1 Çocuğumuza model olmak, yani kendimiz kitap okumak. Çocuğumuz bizi ne kadar çok kitap okurken ve bundan keyif alırken görürse, kendisi de o kadar motive olur. 2. Tuvalet ve araba gibi hayatlarının genelde sıkılma eğiliminde oldukları farklı noktalarında hep bir iki kitap bulundurmak. Kuran-ı Kerim’i Çocuğuma Nasıl Sevdirebilirim kitabını Avrupa'nın her yerinden uygun fiyata satın almak için tıklayın! #AvrupaOkusunDiye Hakkımızda İletişim Kargo ve Teslimat Süreçleri > SİPARİŞİM NEREDE? < Fast Money. Çocuklar Kitap Okumayı Nasıl Sever? Çocukları, kitap okuma konusunda teşvik etmeniz gerekse de bu noktada nasıl başarı yakalanacağı önemli bir soru işaretidir. Çünkü çocuk kitap okuma alışkanlığını kendi isteğiyle kazandığında bu alışkanlığın kalıcılığı çok daha etkindir. Bu anlamda bir çocuk için kitap okuma ile ilgili eğitimin nasıl olması gerektiğine odaklanmak gerekir. Kitaplar konusunda gerçekleşen onlarca araştırma ve yazılan yüzlerce makale var. Her araştırma çocuklara farklı bir yöntemle yaklaşılması gerektiğini anlatır. Ancak bu yöntemlerin hepsini denemek sonrasında da çocuğa alışkanlığı kazandırmış olmak yorucu, sıkıcı ve usandırıcıdır. Siz bu yöntem yerine çocuğunu tanıyan bir ebeveyn olarak daha doğru bir çözüme başvurmalısınız! Nasıl mı? Çocuklarınızı Tanıyın ve Kitap Seçimini Yapın Çocuk kitaplarıyla alakalı çok geniş çalışmalar yapan yayıncıların üzerinde anlaştıkları en temel konu, çocukların seveceği bir kitabın mutlaka var olduğudur. Bu ne demek? Bir çocuk için kitap alışkanlığını aşılamayı tetikleyecek bir kitap daima vardır. Bu nedenle de bu kitabı bulmak için çabalamak gerekir. Kitabı bulmak ve çocuklar buluşturmak konusunda en çok tercih edilen yöntem ebeveyn çocuk ilişkisi üzerinden ilerlemektir. Bu konuda daha başarılı olunmasının nedeni ebeveynlerin çocuklarını iyi tanımalarıdır. Çocuğunu bilen ve çocuğunun neyi seveceğinden emin olan anne ve babalar seçimi buna göre yapmaya özen göstermelidir. Kitap okuma alışkanlığının bir yemeği sevmek ya da sevmemek gibi olduğunu ifade etmek gerekir. Bu nedenle de kitabı sevmeyen bir çocuğa zorla o kitabı okutmak imkansızdır. Doğru Kitabı Seçmek Yukarıda da ifade edildiği üzere çocuklar için doğru kitabı seçmek oldukça değerlidir. Çünkü onların ilgisini çekecek bir seçim kesinlikle onların kitap aşkını canlandıracak bir konu olacaktır. Bu durumda çocuğunuzun ne sevdiğini bilerek hareket edin! Çizgi film kahramanlarını çok seviyorsa işe çizgi dizileri konu alan yapıtlardan başlayın. Bu ilk etapta gerçek anlamda kitap okumak kadar değerli gözükmeyebilir. Ancak çocuğunuzun her satırda okumaya ilgi kazanması sizin açınızdan çok ciddi bir avantaj olacaktır. Çocuğunuzu Özgür Bırakın Çocuğunuzu kitaplarla doğru bir şekilde tanıştırdıktan sonra onu özgür bırakmalısınız. Çünkü büyüme evresindeki çocuğunuz için her bir baskı unsuru onun için bir olumsuzluk anlamına gelecektir. Bu nedenle de kesinlikle özgür olmasını sağlayacak şeyler yapmalısınız. Kitabı okumadığını hissettiğinizde baş ucunda kitapları bırakın. Hiç beklemediğiniz bir anda açıp okuyacağından emin olabilirsiniz. Kitap Fuarlarını Deneyin Çocuğunuza zaman ayırmak ve onunla yeni etkinliklere imza atmak oldukça değerlidir. Peki, bu etkinliklerin en önemlisi hangisi? Bizce çocuğunuzu binlerce kitabın olduğu bir fuara götürmek sizin için oldukça değerli olacaktır. Bu nedenle de kesinlikle çevrenizde gerçekleşen etkinliklere bir göz atmalısınız. Çocuklarınızın ilgisini çekecek her bir etkinlik aynı zamanda çocuğunuz için kitaba doğru bir adım olacaktır. Etkinliklerde çocuğunuzun ilgisini çekecek yerlere odaklanmak sonuç itibarıyla başarıyı getirecek temel unsurlardan biri olacaktır. Fuarlarda yer alan birbirinden değerli kitap stantlarında bol bol zaman geçirin. Birbirinden güzel çocuk kitapları, çocuk masalları, dikkat güçlendirme setlerini tercih ederek çocuğunuzun kitapları sevmesini sağlayabilirsiniz Etiketler . Çocuğum kitap okumayı sevmiyor, ilgisini çekecek doğru kitabı bulamıyorum, kaç yaş itibariyle kitap okunmalı, çocuklar için dini kitapların içerikleri nasıl olmalı gibi birçok sorunun cevabını, çocuk kitapları yazarı Özkan Öze’ye sordum ve çok da güzel cevaplar aldım. Aşağıda detaylarıyla ulaşabilirsiniz. Çocuğum kitap okumak istemiyor. Kitap okumayı nasıl alışkanlık haline getirebilir ve nasıl sevdirebilirim? Bu benim bir çocuk kitapları yazarı olarak en sık karşılaştığım sorulardan bir tanesi. Anneler ve babalar sürekli çocuklarının kitap okumayı sevmediğinden, hatta kitaptan nefret ettiğinden şikayet ediyorlar. En büyük dertlerinden biri, çocuklarına kitap okumayı sevdirmek. Açıkçası onlara ilk olarak şunu sormak istiyorum ama kabalık olacağını düşündüğüm için soramıyorum “Peki siz bu konuda nasılsınız? Çocuğunuzun kitaplar karşısındaki bu tutumu sizi böylesine endişelendirdiğine göre, elinizden kitap düşmüyor olmalı?” Evet, gerçekten de anne ve babasının hemen hiç kitap okunduğunu görmeyen ve kitaba karşı mesafeli duran çocuklar olduğu gibi, kitap meraklısı aileler içinde de kitaplardan neredeyse nefret eden çocuklar olabiliyor. Burada 2 noktanın altını çizmemiz gerekiyor 1- Bir çocuk kitaptan neden nefret eder? Hadi biraz daha yumuşatalım ve sorumuzu şöyle soralım “Bir çocuk neden kitap sevmez?” İnsanlar herhangi bir şeye ya da kişiye karşı belli bir tavır geliştirdiklerinde, bunun çoğu zaman bir sebebi olur. Bazen bu sebep tam olarak bilinemez ama araştırıldığında bu tutumun altında yaşanmış bir tecrübenin olduğu ortaya çıkar. İyi bir tecrübe, iyi bir tavır geliştirmemize sebep olurken, kötü bir tecrübe de kötü bir tavır için zemin hazırlar. Öyleyse sorumuzu bir kez daha güncelleyelim “Çocuğunuzun başına kitaplarla ilgili kötü bir şey mi geldi? Neden kitaptan nefret ediyor veya neden kitap okumayı sevmiyor? Onun kitaplar konusunda böyle bir tavır geliştirmesinin sebebi ne?” Bu son sorunun cevabı aşağı yukarı aynıdır Anne, baba ya da okul, çocuğu istemediği, hoşlanmadığı, sıkıldığı ve bunu ifade ettiği halde dikkate alınmadığı kitapları okumak zorunda bırakmıştır. Bir çocuğun pekâlâ bir kitaptan sıkılmaya hakkı vardır. Herkesin beğendiği, ayılıp bayıldığı çok meşhur bir kitap bile olsa bu, çocuk okurun onu beğenmeme hakkı neden olmasın? Beğenmek zorunda mı? Bu umurumuzda bile değil! Genelde tavrımız “Bu kitap senin için çok faydalı, bunu okumalısın!” Peki ama onu buna ikna etmek için bu kadarı yeterli mi? Sizce daha fazlasına ihtiyacımız yok mu? Çocukların önlerine kitap koyarken göz önünde bulundurmamız gereken bir sürü kriter vardır Yaşı, ilgisi, kavrayış seviyesi ve kendi talepleri bunların başında gelir. Hiçbirini dikkate almadan ona kitap dayatmanın sonucunun ne olmasını bekliyoruz? Özellikle son yıllarda okullarda adeta çılgınlık halini almış kitap okuma yarışları pek çok çocuğu canından bezdirdi. Bunu bir yazar olarak söylüyorum. Çünkü söylemek zorundayım. Çocukların kitaplardan ilk öğrenmeleri gereken şey, kitabın eğlenceli bir şey olabileceğidir! Önce bunu ona ispat edecek kitaplar seçmeliyiz. Daha sonra edinmesi gereken kazanımlar doğrultusunda ona kitap seçebiliriz elbette. Ama önce kitabı sevdirmemiz gerek. Bu aşamayı atlarsak, kitap onun için zorunlu bir ders materyali haline gelir. Oysa o hayat boyu en iyi arkadaşı ve yoldaşı olmalıdır… Kitap okumayı kaç yaş itibariyle alışkanlık haline getirebilirim? Bu konuda da abartılı bir durum söz konusu. Bana mesaj gönderen bazı anneler “Çocuğum 6 aylık, 7 aylık hangi kitabınızı okuyalım?” diyorlar. Bu saçmalık! Delirdiniz mi siz? Ona ninni söyleyin, şarkı söyleyin, Kur’an okuyun. Onunla konuşun; sesinizi duysun ki sizin sesiniz bu dünyada çocuğunuzun en çok duymak istediği sestir çünkü. Bu acele niye? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ancak 1-2 yaşından sonra yaşına uygun bol resimli, hatta tamamen resimli kitaplarla eğlenceli vakit geçirmeye başlanabilir. Bu arada bunları söyleyen kişinin bir çocuk gelişim uzmanı pedagog, psikolog falan olmadığını hemen belirteyim. Ben bir çocuk kitapları yazarıyım ve bunlar da benim görüşlerim. Sırf ben söyledim diye doğru olduğunu kabul etmezsiniz umarım. Az önceki cevapta da vurguladığım gibi önce eğlence! Önce oyun! Şule Alkış’tan not Özkan Bey’in de kendi adına belirttiği gibi ben de kendime adıma aynı açıklamayı yaparak, naçizane görüşümü burada eklemek isterim Bir çocuk gelişimci ya da psikolog değilim fakat çocuklarımla kitap okumak ve nasıl yol izlediğimizi belirtmek konusunda ben de bir iki açıklama yapmak isterim Her iki çocuğumda da ben 6 aylıktan itibaren, bebek kartları ve yaşına uygun kitaplar seçerek, bebeklerimle her gün ve uzun süreli, oyun eşliğinde hep kitaplar okudum. Ama bunu deyim yerindeyse zorunluluk ya da görev bilinci ile değil, kitabı sevdirmek ve birlikte vakit geçirmek adına hep oyun eşliğinde, eğlence olarak yaptım. Bu tutumumun da açıkçası işe yaradığını düşünüyorum. Hira ve Güneş kitap okumayı sevdiler. Belki biraz karakterleri gereği, belki de kitap okumayı birlikte aktivite ve oyun eşliğinde yaptığımız için; tam olarak gerçek hangisi, bilemem fakat kitabı sevmelerinin en büyük nedeninin bu yaşlardan itibaren ve ilgi alanlarına uygun, yaşlarına uygun seçimlerle kitap okuduğumuz için gerçekleştiğini düşünüyorum ve elimde, masamda, her odada, hatta onların ulaşabilecekleri her alanda özellikle kitaplar var. Dokusunlar, oynasınlar, merak etsinler, sayfaları karıştırsınlar ve hem elimde hem de evde kendilerinin de ulaşabilecekleri alanlar da dahil birçok yerinde kitapları görsünler. Ek olarak ben de kişisel görüşümü bu noktada belirtmek isterim. Kitaplarınız birçoğu “dini kitap” kategorisinde. Çocukların bu tür konularla tanışmaları için belli bir eşik var mı sizce? Kitaplarımın birçoğunun “dinî kitap” kategorisine alınması elbette konuları itibarı ile doğru bir sınıflandırma. Ancak ben hiçbir zaman dinî bir kitap yazmak için yola çıkmadım. Bir hoca değilim, onlara vaaz vermiyorum. Bir din âlimi de değilim. Çocukluğunda pek çok soru ile mücadele etmek zorunda kalmış ve sorularına cevap bulma süreci oldukça uzun ve sıkıntılı geçmiş biriyim. Şimdi aynı soruları soran çocuklar var ve hep olacak. Yapmak istediğim şey, onların sorularına doğru zamanda doğru cevaplar verebilmek. Meraklarını zor ve sıkıntılı bir süreç içinde yormamak. Mesela MERAK EDİYORUM dizisi baştan sona soru ve cevaplardan meydana gelen bir çalışmadır. ALLAH’I MERAK EDİYORUM, PEYGAMBERİ MERAK EDİYORUM, KUR’AN’I MERAK EDİYORUM, MELEKLERİ MERAK EDİYORUM, CENNETİ MERAK EDİYORUM ve KADERİ MERAK EDİYORUM isimli kitaplardan meydana gelir. Bunlar İslam dininin temel iman esaslarıdır ve hepinizin bildiği gibi 6 tanedir. Ancak dizi Allah ile ilgili sorular tek kitaba sığmadığı için 7 kitaptan meydana gelir. Eğer ben bu sorulardan herhangi birinin, mesela “Allah’ı neden göremiyorum?” ya da “Allah nerede?” gibi bir sorunun cevabını felsefede bulabilmiş olsaydım, yazdığım kitap bir felsefe kitabı olacaktı. Ama ben sorumun cevabını İslam dininin iman esasları içinde buldum. Böyle bir soruya yeryüzünde sadece İslam dininin öğretileri içinde bir cevap bulabilirsiniz çünkü. Ne diğer dinler, ne de insan aklının ürünü felsefî bir öğreti size bunun cevabını veremez. Bunlar vahyin ışığı altında cevaplanabilecek sorulardır. Bu yüzden yazdığım kitaplar İslami kitaplar oldu. Bu önemli değil, önemli olan benim çocukların zihnindeki o soruya, onların akıllarını ve kalplerini tatmin edecek bir cevap verip vermemem önemli. On yıllık tecrübelerim ve okurlarımdan aldığım geri dönüşler, verebildiğimi gösteriyor… MERAK EDİYORUM dizisi 9 yaş ve üzeri içindir. Ancak hem anne babalardan, hem de okul öncesi eğitimcilerinden özellikle Allah ile ilgili temel sorulara dair daha da küçükleri muhatap alan bir çalışma yapmam ısrarla istenince, en temel beş soruya Allah nerede? , Allah’ı neden göremiyorum? , Allah kime ya da neye benzer?, Allah ne kadar büyük? , Her şeyi Allah yarattı; peki ama Allah’ı kim yarattı? Bu beş temel soru diğer soruları yumurtlayan sorulardır ve bunlara doğru cevaplar verildiği zaman diğerleri artık sorulmayacak yahut çocuklar kendi sorularına kendileri cevap verebileceklerdir. dair bir DAHA DA KÜÇÜKLER İÇİN ALLAH’I MERAK EDİYORUM adında bir kitap daha yazdım. Bu kitabı yazmadan önce tereddütlerim vardı. Yani 5 yaşındaki, 6 yaşındaki yahut 4 yaşındaki bir çocuğa ben bu konuları nasıl anlatacaktım? Çıkış yolumu şu bakış açısı ile buldum Eğer bir çocuk bir soru soruyorsa yani onun zihni “Allah nerede?” gibi bir soru üretebiliyorsa, aynı zihinde, mutlaka ona dair verilecek bir cevabı anlayacak bir yer vardır. Mesele o zihne uygun cevabı verebilmektir. Bu noktadan hareketle bütün bu sorular için şu ana kadar yazılabilmiş en yeterli kitap ortaya çıktı. Bunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Peki, bu sizin çocuğunuz için uygun mu? İşte ona siz karar vereceksiniz! Sorulara cevap verirken en çok dikkat ettiğiniz nokta nedir? Yetişkinler pek çok farklı sebepten dolayı soru sorarlar. Çocuklar için ise merak ediyor olmaları yeterli bir sebeptir. Başka bir sebep aramazlar. Bu yüzden çocukların soruları samimi sorulardır. Burada asla doğrudan soruya odaklanmamak gerekir. Asıl keşfetmemiz gereken, ona bu soruyu sorduranın ne olduğudur. İşte o zaman onun aklını ve kalbini tatmin eden bir cevap verebiliriz. Mesela “Allah’ı neden göremiyorum?” diye soran bir çocuğa bu soruyu sorduran asıl saik, O’nu merak ediyor olmasıdır. Merak ediyor ve merakını gidermek için bildiği en kestirme yol görmek olduğu için görmek istiyor. Yani “Senin gözlerin çok küçük, Allah ise çok büyük. O yüzden göremezsin!” gibi bir cevap bir süre işe yarar gibi görünebilir ama uzun vadede hiçbir işe yaramaz. Çünkü merakını gidermez. Ona Allah hakkında merak ettiği şeyleri öğrenmek, O’nu daha iyi tanımak için görmesi gerekmediğini anlatabilirsek işte o zaman gerçek bir cevap vermiş oluruz. Siz bunu nasıl yaptınız peki? Yeryüzü ayetleri ile! Bu tamamen Kur ani bir yöntemdir. Çünkü Allah Kur’an’da pek çok kereler gözlerimizi yeryüzündeki yaratılış eserlerine çevirmemizi emreder. Dağlara, ağaçlara, meyvelere, akarsulara, kuşlara… bakmamızı ister bizden. Bir sanatkârın eseri ile tanınması gibi Allah da bu yaradılış ayetleri ile tanırır. O’nun büyüklüğünü yıldızları tanıyarak hissedebilirsiniz mesela, çiçeklere bakarak sanatının inceliklerini fark edebilirsiniz ve bu şekilde görmeden merakımızı giderebiliriz. O nasıl bir Allah’mış; anlar ve anlatabiliriz. Yeryüzü ayetleri, dinî eğitim için asla ihmal edilemez bir argümandır. Doğadaki Son Çocuk kitabında dendiği gibi “Yaratılanlardan uzaklaştıkça Yaratandan da uzaklaşırız” çünkü… Bu sebeple kitaplarımda bütün bu konular yeryüzü ayetlerinden örneklerle anlatılır. Gözümüzün önündeki örneklerle… DAHA DA KÜÇÜKLER İÇİN ALLAH’I MERAK EDİYORUM kitabındaki küçük Meryem’in sorularına babası her zaman bu yöntemle cevap verir… Bu kitap hakkında da oldukça iyi geri dönüşler aldım. Peki bütün bu bilgileri ve çok daha fazlasını anlatırken nasıl bir yöntem kullanacağız. Didaktik olmamayı nasıl becereceğiz? Bilgiyi hikâye etmek son derece kullanışlı bir yöntemdir. Ancak bu, bir hikâye anlatmak, içinde kahramanların bulunduğu giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir olay örgüsü kurmak demek değildir. Elbette bu da bir yöntemdir ama benim BİLGİYİ HİKÂYE ETMEKTEN kastım; bilgiyi onun aklında, hayalinde canlandırabileceği renkli bir dil ile anlatabilmektir. Bu her zaman işe yarar… İster Allah’ı, ister sinir hücrelerini ya da fotosentezi anlatıyor olun, anlatırsınız… Sizin bir de TARIK USLU ismi ile yazdığınız popüler bilim kitapları var. Bunların dili biraz farklı hatta arada argo gibi gelen kelimeler bile kullanıyorsunuz? Evet, bazı anneler bana bu konuda kızıyorlar ama onlar çocuklarının nelerle muhatap olduğunun pek farkında değiller aslında. Popüler bilim kitaplarının dili diğerlerine göre çok daha rahat ve eğlencelidir. Arada bir argo gibi görünen kelimeler kullandığım bile olur ama bunun bir sınırı vardır. Ve bunu bilgi akışının içine yerleştirdiğim karşılıklı diyalogları canlandırmak ve dikkat çekmek için yaparım. Metnimin yıllar önce TRT’de yayınlanan o KDV fişi reklamındaki metin gibi olmaması için. Hatırlıyor musunuz o reklamı? Hani bir çocuk bakkala gider ve “Bakkal amca, bakkal amca! Bir defter, bir kalem, bir de çikolata alacağım!” der. Bakın, böyle bir çocuk yok ve olmamalı da! Popüler bilim dizisi ACAYİP ŞEYLER şu an için 21 kitaba ulaştı. Ve 9 yaş üzerİ yüz binlerce okuru var bu dizinin. En son kitap ŞU ACAYİP BEYİN ve ben bu kitapta nöronları miyelin kılıflarına ranvier düğümlerine kadar anlattım ve çocuklar bunu anladılar. **Bu dizinin iki önemli özelliği var Birincisi, tamamen yerli bir dil ile yazılmış olmaları. Bu önemli çünkü bugün piyasada bulunan popüler bilim kitaplarının neredeyse tamamı tercümedir. İkinci özelliği ise, tevhidi bir omurgaya sahip olmalarıdır. Bu özellikleri ile de benzersizdir diyebilirim. Evet, acayip şeyler kitapları konu edindiği yaratılış mucizelerini –yani her şeyi– onları yaratandan bağımsız olarak anlatmaz. Tesadüfen, kendi kendine, evrile devrile oluştuklarını söylemez. Onları bir yaratıcının eserleri olduğunu söyler. Ama bunu yaparken bilimsel bilgiden de ödün vermez. Çünkü buna gerek yoktur. Bilimsel bilgi, bizi Allah’ın nasıl yarattığını anlatır çünkü. Bir bakıma yaratılış ayetlerinin açıklaması, yani tefsiridir… Ve fotosentezden bahsederken Allah’tan bahsetmek, Süleymaniye Camii’nden bahsederken, Mimar Sinan’dan bahsetmek kadar da olağan ve kaçınılmazdır… Tecrübelerim bana şunu gösterdi ki çocuklar başıboş, tesadüflerin fink attığı, sahipsiz bir kâinattan ürküyorlar. Onlara kâinatı doğuştan gelen bir imanla, iman ettikleri Allah ile birlikte anlatmak, kalplerinde çok daha büyük bir tesir bırakıyor. Bilime, kâinata olan ilgilerini artırıyor. Acayip şeyler okuduktan sonra bilim adamı olmaya karar veren binlerce çocuk var… Allah’ın kâinatını araştırmak onlara daha önce hiçbir yerde bulamadıkları ve ders kitaplarında zerresine denk gelmedikleri bir heyecan veriyor… Kâinata onun yaratıcı adı ile bakmak, bilim yapmaya asla engel değil. Hatta bir Müslüman için teşvik edici bir şey… Çünkü yaptığınız iş aynı zamanda bir ibadet! Fizik, Kimya, biyoloji ve Matematik ile uğraşmak, bu durumda bir ibadet, evet! Bir yazar olarak, çocuklara yazan bir yazar olarak en çok dikkat ettiğiniz şey nedir? Samimi olmak! Samimi olamazsanız, hiçbir şey olamazsınız! Bir çocuk kitapları yazarının sahip olması gereken iki büyük özellik var Bunlardan biri EMPATİ, diğeri ise ŞEFKAT. Bu ikisi olmadan olmaz, olacağına inanmıyorum… Anne & Çocuk Kanalı Hepsini göster Hamileliğin 8. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 9. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 6. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 5. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 4. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 7. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 3. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Hamileliğin 2. ayında anne karnındaki bebek ne durumdadır? Yorumlar Uzm. Psikolog Leyla Arslan Özcanlı, bireylerde öğrenme güçlüğüne dair önemli değerlendirmelerde YAZMA VE SAYISAL İŞLEMLERDE ZORLANIYOR“Disleksi, nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Bir birey eğer kendisinden beklenen düzeyde okuma – yazma yapamıyorsa, ya da matematik yapamıyorsa öğrenme güçlüğünden şüphe ederiz” diyen Uzm. Psikolog Leyla Arslan Özcanlı, “Fakat bu bireylerin aynı zamanda zihinsel bir sorunları yoktur. Tanısı koyulurken özgül öğrenme güçlüğünün, zekâ testi mutlaka yapılır. Zeki olmasına rağmen okumayı anlamakta, okumakta ve okuduğunu yazmakta, ayrıca sayısal işlemlerde normal çocuklara göre çok zorlanırlar. Aslında bu 3 alt boyutta alabiliriz bunu. Okumayı öğrenememek, yazmayı öğrenememek, sayısal işleri öğrenememek gibi…” YAZMADA HARFLER KARIŞTIRILIYORArslan, “Okuma hataları deyince genelde “b” – “d” harfleri çok karışır, harfler atlanır “ve”, “ev” gibi okunabilir, “m”ler “n” gibi okunabilir, “e”-“a” sesleri karışır. Aynen böyle okuduğu için yazıyı da böyle yazabilir. Bu çocuklar okula başladıkları zaman böyle bir sorunla yüzleşirler” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü“Aslında bu durumun okul öncesi çağda da yani 3 yaşından sonra da bizim tarafımızdan tespit edilmesi kolaydır; ama çoğu kez aileler bunun çok farkına varmaz. Doğrusu okulun da ikinci devresinde netleşir durum. Okuma bu şekilde olunca, yazmada da aynı hatalar olur. Matematikte de aslında çarpım tablosunu öğrenemez bu çocuklar. Bunun daha önceki gelişim evrelerinde anaokulunda ise bu çocukların sağ – sol yönünü karıştırdıkları, sağı ve solu öğrenemedikleri bazı kavramları, bazı ince motor hareketleri yapamadıklarını KULLANMADA GEÇ KALIYORLARÖrneğin; bu çocuklar çatal – kaşık kullanmada da çok geç kalırlar. Dengede yürüyemezler, sek sek oynayamazlar, düğüm atamazlar. Bunlar 3 yaşına kadar yapılması gereken işlerdir. Bunları yapamazlar yani uğraşsalar bile bu alanda güçlükleri vardır. Fark edilmezse eğer ve bu öğretilmezse bu güçlük okuma-yazmaya kalem, tutmaya kadar uzayabilir. Burada klinik pratik diye takip ettiğimiz 3. ve 4. sınıfa kadar gelmiş ve okuma-yazmadan nefret eden; ama zekâsı yerinde olan çocuklarla çok karşılaşıyoruz.”OKULU BIRAKMAK ZORUNDA KALIYOR“Bunlara baktığımız zaman, ortalama şunları görüyoruz çocuklarda aslında uzay algısı da bozuluyor. Uzay algısı deyince; mesela ters algıları oluyor” diyen Arslan, “Bir test yaptığımız zaman; diyelim ki bir şekil verdik. Bunu Yazın-çizin’ dediğimiz zaman ters olarak döndürüyor şekli. Yazıları da aynı görüntüsü gibi ters yazabiliyor. Verdiğimiz şekilleri de yukarıdan aşağıya doğru döndürüyor. Herkeste böyle bir durum yok ama özgül öğrenme güçlüğünü zor kılan durum aslında bu. Çocuğun bu durumunu anne – baba eğer fark etmezse, çocuk ders çalışmıyor, neden yapmıyor diye detaylı olarak düşünmek zorunda. Gerçekten çocuğun bu sorunu o kadar büyük ki ve bu anlaşılmadığı zaman o kadar farklı sorunlara neden oluyor ki çocuklar okulu bırakmak zorunda kalıyorlar ve okulu sevmiyorlar aslında başarılı olabilecekleri halde. Gerek dünyada gerek Türkiye’de yapılan araştırmalarda böyle çocukların üçte biri okulu sevmediği için bırakıyor. Üçte biri tamamen tedavi ediliyor, doğru kişi ve tekniği buluyor; diğerleri de yapabildiği halde lise düzeyinde bırakıyor ve üniversiteye devam etmiyor” dedi. Günümüz koşullarında yazılı basın ürünü kitap okuma alışkanlığı ne yazık ki gittikçe azalmakta. Elbette okumak dijital ya da kağıt üzerinde olması fark etmeksizin bireye ve sonrasında toplumlara katkısı büyük bir eylemdir. Çünkü deneyimleme şansı olunmayan birçok bilgi ancak okuma yolu ile edinilmektedir. Ancak çalışmalar göstermektedir ki erken yaşlar itibarıyla eski usul kitapların Basılı okunması, hem zihinsel hem de duygusal gelişim adına önemli bir yere sahiptir. Okuma alışkanlığının faydaları Duygusal gelişim adına kitapçıya gitme ve seçme davranışı özgüven, alınan kitabı bitirme gayreti sabır, sorumluluk ve erteleyebilme gibi temel sosyal-duygusal kazanımlar olarak sıralanabilir. Bu alınan kitapların aile büyükleri tarafından okunması aile içi ilişkileri olumlu yönde etkilemekte ve okul çağında çocukların kitaplarını okula götürüp arkadaşlarına gösterme, öğretmenin tüm sınıfa kitapları okuması ise çocuklarda paylaşma kavramının gelişmesi adına önemli bir adımdır. Bilişsel gelişim adına ise yine bir kitabın kendisine okunmasını bekleyebilme ve okuma çağındaki çocuğun kitabı okumaya ve bitirmeye gayret etmesi ileriki yıllar için dikkat ve hafıza gibi temel bilişsel süreçlerin kuvvetlenmesi ve akademik performans için temel ihtiyaç olan erteleyebilme davranışının kazanılmasına olanak sağlamaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, erken yaşlar itibari ile kendisine kitap okunan ve sonrasında kitap okuma alışkanlığı edinmiş çocukların, akranlarına kıyasla konsantre olma ve derin öğrenme için %40 daha avantajlı olduklarını göstermekte. Dil gelişimi için ilk altı yılda özellikle kendisine kitap okunan çocukların ileriki yıllarda akranlarına kıyasla çok geniş bir sözcük dağarcığına sahip olduklarını bilinmekte. Bunun nedeni ise işitsel ve görsel korteksin yani işitme ve görme ile ilgili beyindeki belli alanların ilk 36 ay içerisinde en hızlı geliştiği dönem olması ve dolayısı ile bu aralıkta çocukların bu alanlarını kuvvetlendirecek en değerli etkinliklerin başında da kendilerine kitap okunması olduğu yapılan araştırmalarca kanıtlanmakta. Peki, erken yaşlarda kitap okumanın faydalarını özetleyecek olursak Aile içi ilişkilerin kuvvetlenmesi. Anne-çocuk/baba-çocuk okuma saatleri ile Ana dil becerilerinin kuvvetlenmesi. Kendini ifade etme ve iletişim becerilerinin gelişmesi. Dikkat ve odaklanma becerilerinin kazanılması ve geliştirilmesi. Okunan hikayelerin etkisi ile Yaşanan zorluklar ve mutlu sonlar olumlu duygular geliştirmesi. Yaratıcılık ve hayal gücünün gelişmesi. Okuma sevgisi ve alışkanlığının kazandırılması. Elbette yukarıda saydığımız kitap okumanın faydalarının yanı sıra, kitap okumayı sevdirmek başlı başına bir konu. Burada dikkat edilmesi gereken temel parametre elbette anne babanın kitap okumayı seviyor, kitap okuyor olması gelmekte. Çünkü çocuklar sizlerin kitaplar ile kurduğu ilişkileri model alarak büyüyorlar ev içinde. Diğer parametre ise çocukların yaşlarına uygun kitapların seçilmesi. Çünkü 3 yaşında bir çocuğa 100 sayfalık ve resimsiz bir kitap okumaya kalkarsak sıkılacak ve süreci hiç içselleştiremeden sonlandırmaya çalışacaktır. O halde çocukların gelişimsel özelliklerine göre doğru kitap tercihinde nelere dikkat etmek gerekir özetlemeye çalışalım... 0-3 yaş dönemi çocuklar Yeni doğan bebekler için bez ve hışırtı sesleri çıkaran, yazısız ya da çok az yazılı kitaplar uygundur. Altıncı aydan itibaren, bebek dünyayı dokunarak keşfetmeye başlar. Bunun için içinde farklı dokuların bulunduğu, “Dokun-Hisset” serisi olarak adlandırılan kitapları tercih edebilirsiniz. 1 yaştan itibaren çocuğun dil gelişimiyle beraber, içinde kısa hikayelerin ve her sayfada bir iki cümlenin olduğu kitaplar, çocuğunuz için faydalı olacaktır. 2-3 yaşındaki çocuklar ise dokunarak ve dinleyerek öğrenirler. Hayvanlarla, çocuklarla, yiyeceklerle ve araçlarla ilgili olan kitaplar ilgilerini çeker. Okuduğunuz kitapların içinde onun bildiği nesnelerin olmasına dikkat edin. Renkli ve sevimli karakterler ve kısa cümlelerle anlatılmış masallar, bu dönem çocukların ilgisini çekmektedir. 3-6 yaş dönemi çocuklar Bu dönemde kısa hikayelerin yanı sıra masalları da okumaya başlayabilirsiniz. Hoşlarına giden bir masalı defalarca dinlemek isteyebilirler, hatta ezbere kendileri de eşlik edebilirler. Siz sıkılmadan her istediklerinde okuyun, çünkü tekrarın öğrenmede etkisi çok büyüktür. Bu yaş dönemindeki çocuklara, içinde rakamların, çocukların ve hayvanların olduğu kitapları okuyabilirsiniz. Bununla beraber okul, aile ve arkadaş temalı masalları da çok severler. Kahramanlara ilgilerinin arttığı bu dönemde, bu tarz kitaplara da çokça ilgi göstereceklerdir. Sık sık kitaptaki karakterlerle ilgili soru sorun, hatta bazen beraber hikayenin sonunu yeniden oluşturun, bu yaratıcı düşünmelerine de yardımcı olacaktır. Okul dönemi Okulun ilk yıllarında çocuk hala somut düşünce evresinden tam çıkmış değildir. Çoğunlukla çocuk kahramanların hikayelerinden hoşlanırlar. Doğal yaşam ve hayvanlara olan ilgileri devam eder. Okumayı sökmeleriyle de beraber artık daha çok yazı, daha az resim olan kitapları beğenebilirler. 10 yaş civarında gelişmeye başlayan soyut düşünce dahilinde, ilgi alanlarına yönelik kitaplar seçmeye başlarlar. Mizah, macera gibi konulara veya dergilere ilgi gösterebilirler. Kitap seçiminde yaşa uygun olmasının önemli olduğu kadar, çocuğunuzun seçimi de önemlidir, mutlaka buna saygı göstermelisiniz. Keyifli okumalar....Önemli Hatırlatma Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.

çocuğuma okuma yazmayı nasıl sevdirebilirim