Kısa süre önce aşk yaşamaya başlayan Mert Fırat ve İdil Fırat’ın evlenecekleri iddia edildi. 21.06.2018 13:33; (2013), Parkta Güzel Bir Gün (2014), En Kısa Gecenin Rüyası
201809-15 Kerbela Yolunda – Muaviye’nin Ölümü Yezid’in Hilafeti 2018-09-15 Kerbela Yolunda – İmam Hüseyin’in Vasiyeti 2018-09-15 Hz. Hüseyin’in (a.s) Mekke’deki Sözleri 2018-09-15 Hz. Hüseyn (a.s)’ın Kufe Halkının Mektuplarına Verdiği Cevap 2018-09-15 Hz.
HerŞey Çok Güzel Olacak. Her Şey Çok Güzel Olacak. Aile, Dram, Komedi, Macera. 1998. 1 saat 47 dakika. Türkiye. Filmin başrol oyuncusu ve aynı zamanda trajikomik hadiselerin başına üşüştüğü Altan (Cem Yılmaz) bir kavga sırasında yıllardır görmediği ağabeyi Nuri (Mazhar Alanson)'nin ecza d 993 kişinin favorisi.
Faraziülkemizde beatmaking/producing'i en yatkın şekilde işleyenler arasındadır. Bir zamanların “Gına” azası Kayra ile (Farazi V Kayra olarak) çalışmakta. Kayra ile ilk kez
ultras/Movement'in Maç Onbiri: 1-"Alex'i hoca, Ali Koç'u başkan yapmaya GELİYORUZ" diye oldukça iddialı gidiyordu Galatasaray taraftarı Kadıköy'e.Aslında istatistiklere bakılırsa, Aziz Yıldırım'ın başkan, Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe teknik direktörü olması Galatasaray adına en hayırlısı zira birinin başkanlığında Galatasaray sayısız defa şampiyon olurken
Fast Money. türkçede genellikle "bir yaz gecesi rüyası" diye bilenen, can yücel'in yaramaz çevirisinde adını da "bahar noktası"na dönüştürdüğü william shakespeare'in ünlü komedisinin yeni bir çevirisi ve adı oldu moda sahnesi'nin yapımı sayesinde "en kısa gecenin rüyası". isim konusunda topluluğun internet sitesindeki tarihli prova notlarında çevirmen emine ayhan'ın çok detaylı ve bilgilendirici bir açıklaması var; tavsiye ederim. geçen sezon istanbul sahnelerinin en iyi yapımı bence istanbul şehir tiyatrosu'nun popovski rejisiyle sahnelediği "bir yaz gecesi rüyası" idi. daha içinde bulunduğumuz sezon bitmedi, ama şimdiden sanırım benim için bu seferkinin de en iyisi yine aynı shakespeare oyunu oldu; bu sefer kemal aydoğan'ın yorumuyla. shakespeare'in diğer bir komedisi "onikinci gece"nin belki ana teması roller/cinsiyetlerdir, ama yan temalarından biri de orman ile kent arasında kurulan ikiliktir. moda sahnesi'nin bu yapımından hareketle benim çıkarımım, aydoğan'ın anafikrinin ikilikler/aynalamalar olduğu. oyun her bir özelliğiyle ikilikler/aynalamalar üzerine kurulmuştu seyircilerin oturtulma şekli sahnenin ortaya alınıp seyircilerin birbirine bakan karşılıklı trübünlere yerleştirilmesi; sahne mekanının kullanılma şekli sahne sahne protagonistlerin sahne mekanına dağıtılma şekilleri; figürlerin sahne mekanının gerek uzun yönünde gerek kısa yönünde gerekse de çaprazlarda yaratılan aynalamaları; kentteki hükümdar, karısı ve başhizmetçi ile ormandaki periler kralı, kraliçesi ve kralın sağ kolu puck arasında, asiller kral, kraliçe ve aşıklar ile kentin esnaflarından oluşan alt tabaka arasında ve aşıklar da kendi içlerinde aynalamalara sahiptiler; ve tabii ki en büyük ikilik, yani kadın ile erkek arasındaki ikilik bu yorumun temel direğiydi sanki. üst-alt tabaka ikiliği dili doğru telafuz etmek ile şiveler arasında yaratılan farklılaşma dışında, özellikle oyunun dans sahnelerinde çok güzel verilmişti; üst tabakanın bale ve salon danslarından esinlenen koreografisi ile alt tabakanın folklorik dansı. kadın ile erkek arasındaki ikilik de yine son sahnede en bariz şekilde ortaya kondu; kadınların kalpleriyle, duygularıyla, gönülleriyle, içtenlikleriyle hareket etmeleri esnafın naif oyununa hoşgörüyle yaklaşmaları, oyun içindeki oyunda anlatılan hikayeyi anlıyor olmaları ile erkeklerin "güya" akıllarıyla, düşünceleriyle, dışarıya doğru davranışları esnaf oyununu küçümsemeleri, alaycılıkları, nesnel ölçütlerle oyun içindeki oyuna yüzeysel bakarak, gerisindeki anafikri kaçırıyor olmaları bu kadar mı incelikle verilebilirdi. ve kemal aydoğan'ın rejisi sayesinde bir kere daha idrak ettik ki, shakespeare'in komedileri buzdağları gibi, görünen yüzeylerinin altında çok ciddi bir derinlik, alt katmanlar barındırıyorlar; yeter ki oralara ulaşıp günyüzüne çıkarılabilsinler.. topluluğu oluşturan her bir oyuncunun adını teker teker saymak zor; her biri ayrı iyiydi. sahne tasarımı bengi günay yalın, işlevsel ve evet basitliğine rağmen son derece görseldi. içinde bulunulan tiyatro mekanının yapısal özelliklerinin kullanılmış olması da ağaç gövdeleri ile duvardaki kolon sağırlıklarının denk getirilmesi ayrıca sadeliğe hizmet eden hoş bir fikirdi. müzik can güngör, koreografi yeşim çoşkun ve kostümler de yine oyunun diğer artılarıydı. oyunda şarkı olduğu için, keşke müzik de banttan değil canlı olsaydı. eğer sorun maliyetse, tek bir enstrümanla, tercihen elektro gitarla çözülemez miydi.. ışık da irfan varlı bir tek, şarkı sahnesinde her bir boşluktan koro çıktığında, koronun çıkmadığı boşlukların da aydınlatılıyor olmasıyla rahatsız etti beni; yoksa genel olarak sade ve düzeyliydi; öne çıkmadı. yapımla ilgili tek temel derdim; sahne mekanının bütün oyuncu giriş-çıkışlarının, biri dışında hepsinin serbest olmasıydı. sahneyle aynı kottaki direkt girişin kapısının olması diğerleriyle farklılık yaratıyordu ve maalesef benim anlayabildiğim kadarıyla bu kapılı girişin oyunun içinde anlamsal bir karşılığı mesela sadece kent sahnelerinde kullanılması gibi bir işlevi/anlamı yoktu. hele de orman sahnelerinde bazen bu kapılı giriş-çıkışın kullanılması atmosferi iyice bozuyordu. hal böyle olunca, insan keşke mimari olarak geçici bir çözüm bulunsaymış, o giriş-çıkış da geçici olarak kapısız hale getirilseymiş diye geçiriyor içinden. bu minör eleştirim bir yana; "en kısa gecenin rüyası", üç saate yaklaşan süresine rağmen hiç bitmesin isteyecek, ve en kısa zamanda tekrar izlemek üzere bilet alacak kadar beğendiğim bir yapım. eğlenceli olması, bol bol gülmek bir yana, kemal aydoğan'ın yorumunun beni en çok etkileyen yanı oyun metninin özüne dair tek bir fikrin yapımın her özelliğine sinecek bütünlükte sahnelemeye sindirilmiş olmasıydı. merakı tiyatrodan geçen herkese tavsiye ederim..
''...doğrusunu söylemek gerekirse, bugünlerde akılla aşkın bir araya geldiği yok...'' Daha çok trajedileri ile tanıdığımız William Shakespeare’in orijinal ismi A Midsummer Night’s Dream olan, daha evvel Bir Yaz Gecesi Rüyası ismiyle dilimize çevrilen, Can Yücel tarafından ise Bahar Noktası ismiyle çevrilmekten öte neredeyse yeniden yazılan ve de çeşitli topluluklar tarafından defalarca oynanan romantik komedisi 1 Ekim 2015’ten bu yana Moda Sahnesi'nin yorumuyla tiyatro severler ile buluşuyor. Oyuna çok yorgun da gitseniz aşırı neşeli çıkıyorsunuz. Bir an için sıkılıp uyuyacak gibi olmak mümkün değil... Gerek dekor, gerek sahne yapısı, gerek oyuncular, gerek de oyun hızı buna müsaade etmiyor. Oyun sizi içerisine çok çabuk alıyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. En son kendinizi oyuncuları alkışlarken buluyorsunuz. Oyun süresinin uzunluğunu oyun çıkışında saate baktığınızda anlıyorsunuz. Antik Yunan’da bir düğün öncesinde geçen oyun, ilk başta bir aşk hikayesi olarak algılansa da aşık olanların yaşadıkları acıyı ve mizahi durumları ortaya koyuyor. Moda Sahnesi'nin, "Shakespeare'i kasarak değil, anlaşılır olarak sahneleme" düşüncesiyle sergilediği bir başka uyarlaması -bkz. Hamlet-. Günümüz sahneleme anlayışına ve tiyatro seyircisi profiline bakınca yerinde bir uyarlama olduğu söylenebilir. Shakespeare'in anlatmak istediğini, komedisini anlaşılır, Shakespeare'in alışılmış uzun tiradlarından uzak, kabul edilebilir işlemişler... Uyarlamalara karşı mesafeli olanları da küplere bindirebilir bir ince çizgide duruyor, benden söylemesi. Yetenekleri ile ün salmış dolu dolu bir oyuncu kadrosu var. Dolayısıyla oyuna iyi midir, değil midir diye düşünmeden gözünüz kapalı bilet alıyorsunuz. Salonun yarısını zaten Mert Fırat severler, Mert Fırat'ı canlı kanlı görmek isteyenler oluşturuyor. Bu adamın şöyle bir laneti var bence, öyle iyi oynuyor, öyle yükseltti ki çıtayı gözümüzde, akla kazınmıyor performansı. Yani "Vay Mert Fırat ne iyiydi" demiyorum, diyemiyorum. Standardı bu çünkü. Bu durum bir yandan çok kötü, bir yandan da muhteşem; hiç şaşırtmayan bir iyi olma hali, bir marka. Çevremde çok fazla duyduğum şöyle bir cümle var "Arkadaşlar Mert Fırat oynuyormuş, tabii ki de kaçırılmaz". Kadro çok iyi ama benim için parlayan yıldızlar başta Onur Ünsal ve Timur Acar'dı. Rüştünü cidden ispat etmiş kişiler. Onur Ünsal, müthiş bir yetenek. Birkaç oyununa daha gitmiştim ve hep ilgimi çeken karakter o oldu. Diksiyonu abartısız ve doğal. Rolüne olan hakimiyeti gerçekten harika. Onur Ünsal'ı tam anlamıyla yorumlayabilmek için Moda Sahnesi'nin Hamlet'ine de gidin derim... Müthiş bir psikolojik yansıtma. Tabii Volkan Yosunlu ve Melis Birkan'ı da es geçmemeli. Bira Fabrikası'ndan sonra bu oyunu da izleyince iyice emin oldum; Melis Birkan komediye çok yakışıyor. En Kısa Gecenin Rüyası'nda da çatlak Helena'ya kattığı yorumla seyirciyi az güldürmüyor. Onu alıp bağra basma hissi uyandırıyor. Oyunda dekor yok denilecek kadar az. Dekorun az olması, oyunun performans odaklı bir hale gelmesini sağlıyor. Matematiksel bir oyunculuk dengesi görüyoruz. Bu denge, oyunun ritmini devamlı güçlü kılıyor. Sahne, Moda Sahnesi’nin klasik yerleşiminden farklı olarak karşılıklı iki tribün şeklinde dizayn edilmiş bu oyunda. En önde oturanlar oyunculara özellikle uyku anlarında eşlik edebiliyorlar. Oyuna hangi noktadan bakarsanız bakın, kusursuz bir gösteriyle karşılaşıyorsunuz. Hikâye ilerledikçe kendimizi Atina’da kâh bir düğün hazırlığında, kâh şehir dışındaki ormanda dört gencin zaten karmaşık olan ilişkilerini arapsaçı haline getirmekle meşgul olan perilerle, kâh düğün gecesi sahnelemek üzere bir oyun hazırlayam köylü esnafla bir arada buluyoruz. Birden fazla katmanı içeren bir oyun. Sonunda bu katmanların hepsi coşkulu bir şekilde bir araya geliyor ve bu coşkuyu hissettirenin de başarılı müzikler ve danslar olduğunu düşünüyorum. Kemal Aydoğan'ın -yönetmen-, Can Yücel çevirisinde olduğu gibi oyunun son bölümünde zengin-fakir ayrımına dokunup, aristokrat kesme yamanmaya çalışan Atinalıları göstermesi, günümüz dünyasının siyasetine ayna tutuyor. Aşağılandıkça yukarıdakilere yalakalık yapmaya çalışan insan yığınları, mutlu sonla biten aşk hikayesinin önemli ayrıntısı oluyor. Kadın ile erkek arasındaki ikilik de son sahnede bariz bir biçimde ortaya konuyor; kadınların kalpleriyle, duygularıyla, gönülleriyle, içtenlikleriyle hareket etmeleri esnafın naif oyununa hoşgörüyle yaklaşmaları, oyun içindeki oyunda anlatılan hikayeyi anlıyor olmaları ile erkeklerin “güya” akıllarıyla, düşünceleriyle, dışarıya doğru davranışları esnaf oyununu küçümsemeleri, alaycılıkları, nesnel ölçütlerle oyun içindeki oyuna yüzeysel bakarak, gerisindeki ana fikri kaçırıyor olmaları bu kadar incelikle yansıtılabilirdi diye düşünmeden edilemiyor. Bir kelimeyi dahi havada bırakmayan, her duyguyu kıvamında ve doygunca veren bir oyundan oldukça tatmin bir biçimde ayrılabiliyorsunuz. Kısacası “Bu aralar güzel bir düş görsem hiç fena olmaz.” diyorsanız sanat kokan atmosferiyle sizi sarıp sarmalayan Moda Sahnesi’ne doğru yol alabilirsiniz.
Mert Fırat, En Kısa Gecenin Rüyası oyununun çağımıza yansımasıyla ilgili “Şu anda yaşadığımız çağda da erk, nereye isterse oraya konumluyor ya. Diyor ki Şimdi suçtu, artık değil. Daha önce suç değildi, şimdi suç. Ben nasıl istersem öyle olur. Daha önce beyefendiydi, şimdi eşek. Dolayısıyla ben buna karar veririm, bu oyunu ben kurarım, doğanızı da ben bozarım. Siz nasıl çalışmış olursanız çalışın, siz nasıl anlaşmış olursanız anlaşın, neyin içindeyseniz olun, benim için fark etmez. Ben kuracağım oyunu.’ Biz de o oyunun içinde olup olmamak, yaşayıp yaşamamak arasında mücadele veriyoruz aslında. Nasıl yaşayacağız o zaman? Yani bu adamlar çıkıp o sahnede o oyunu oynamayı devam ettireceklerse…Ama nasıl olacak? Nasıl bir içle, nasıl bir inançla, nasıl bir hayatla…” See more posts like this on Tumblr mert fırat moda sahnesi shakespeare en kısa gecenin rüyası bir yaz gecesi rüyası kemal aydoğan tiyatro sanat
Moda Sahnesi’nde Yeni Sezon 1 Ekim’de “En Kısa Gecenin Rüyası” ile Baslıyor! Aug 26 Moda Sahnesi Yeni Sezona Yeni Oyunla Başlıyor! Moda Sahnesi’nin yeni sezonda prömiyer yapacağı ilk oyunu “En Kısa Gecenin Rüyası A Midsummer Night’s Dream” Shakespeare’in yazdığı, Emine Ayhan-Aysun Şişik’in çevirdiği, Kemal Aydoğan’ın yönettiği, sahne tasarımını Bengi Günay’ın yaptığı oyunun, ışık tasarımı İrfan Varlı’ya, müzikleri Can Güngör’e, koreografisi de Yeşim Coşkun’a ait. Oyunda Timur Acar, Mert Fırat, Onur Ünsal, Murat Tüzün, Didem Balçın, Melis Birkan, Volkan Yosunlu, Ezgi Coşkun, Hasan Demirtaş, Mert Şişmanlar, Alper Baytekin, Caner Erdem, Beyza Şekerci rol alıyorlar. Moda Sahnesi’nin geçen sezondan devam edecek oyunları Bira Fabrikası, Hamlet, Parkta Güzel Bir Gün, Roberto Zucco, Bütün Çılgınlar Sever Beni, Köpek Kadın Erkek ve Ekim oyun programının tamamı ise şöyle; En Kısa Gecenin Rüyası 1, 2, 3, 7, 8, 9, 10 Ekim Saat 4 ve 11 Ekim Saat Not İlk iki hafta biletleri indirimli olup 25 TL’dir. Biletler 31 Ağustos’ta satışa çıkacak. Bira Fabrikası Yazan Koffi Kwahule Çeviren Ezgi Coşkun Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımını Bengi Günay Işık tasarımı İrfan Varlı Müzik dandadadan Oyuncular Necip Memili, Melis Birkan, Onur Ünsal, Gürsu Gür 15, 16, 17 Ekim 18 Ekim Not 15 Ekim seansı indirimli olup 30 Tam Bilet 40,– TL Öğrenci Bileti 30,– TL Köpek, Kadın, Erkek Yazan Sibylle Berg Çeviren Sibel Arslan Yeşilay Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımı Bengi Günay Işık Tasarımı İrfan Varlı Oyuncular Caner Cindoruk, Barış Yıldız ve Zamire Zeynep Kasapoğlu 21, 22 Ekim İndirimli Seans 30,– TL Parkta Güzel Bir Gün Yazan Kieran Lynn Çeviren Yeşim Gökçe Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımı Bengi Günay Işık Tasarımı İrfan Varlı Oyuncular Mert Fırat, Didem Balçın, Volkan Yosunlu 25 Ekim İndirimli Seans 30,– TL Roberto Zucco Yazan Bernard Marie Koltes Çeviren Ezgi Coşkun Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımı Bengi Günay Işık Tasarımı İrfan Varlı Oyuncular İnan Ulaş Torun, Hülya Gülşen, Murat Tüzün, Ezgi Coşkun, Deniz Elmas, Çağlar Yalçınkaya, Hasan Demirtaş 28, 29 Ekim İndirimli seanslar 30,– TL Hamlet Yazan W. Shakespeare Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımı Bengi Günay Işık Tasarımı İrfan Varlı Oyuncular Onur Ünsal, Murat Tüzün, Timur Acar, Esra Kızıldoğan, İnan Ulaş Torun, Çağlar Yalçınkaya, Kübra Kip, Hasan Demirtaş ve Alper Baytekin 1 Kasım İndirimli Seans 30,– TL’dir. Bütün Çılgınlar Sever Beni Yazan Stefan Tsanev Çeviren Hüseyin Mevsim Yöneten Kemal Aydoğan Sahne Tasarımı Bengi Günay Işık Tasarımı İrfan Varlı Oyuncular Mert Fırat, Volkan Yosunlu, Öznur Serçeler 23, 24 Ekim ve 24 Ekim 24 Ekim seansı indirimli olup 30,– TL’dir Tam 40,– TL Öğrenci 30,– TL Yamuk Yemek Çocuk Oyunu Yamuk Yemek, çocuklar için yemek yemenin sadece bir ihtiyaç olmanın ötesinde keyifli ve eğlenceli bir oyun, bir eylem olabileceğini gösteren müzikli bir hareket tiyatrosu oyunudur. Oynayanlar Deniz Elmas, Alper Baytekin 4, 11, 18, 25 Ekim Bilet Fiyatı 15,– TL Tüm Oyunlara Online Bilet Almak İçin Tıklayınız Moda Sahnesi İletişim modasahnesi Moda Sahnesi Facebook Adres Caferağa Mah. General Asım Gündüz Cad. Bahariye Cad. Halil Etham Sk. No 34/27 Kadıköy / İstanbul Gişe Telefon 0 216 / 330 58 00 E-mail bilgi
Bu sezon gidemeyeceğim için üzüldüğüm oyunlardan birisidir. Oyuncu kadrosunu gördüğüm zaman mutlaka gitmeliyim, o sahnede bu ekibi izlemeliyim dedim ama maalesef elimde olmayan nedenlerden dolayı gidemiyorum. Sizler bu oyunu izleyin ve yorumlarınızı paylaşın diyebilirim ancak. Ben de en kısa zamanda izlemeye çalışıcam. Oyuncular; Timur Acar, Didem Balçın, Onur Ünsal, Mert Fırat, Beyza Şekerci, Melis Birkan, Murat Tüzün, Volkan Yosunlu, Ezgi Çoşkun, Caner Erdem, Mert Şişmanlar, Hasan Demirtaş, Alper Baytekin, Çağlar Yalçınkaya... Yöneten; Kemal Aydoğan
en kısa gecenin rüyası 2018